Şair Alpaslan Durma, “İskele Aşıkları” İzmir Yazarlar Kooperatifi Yayınları’ndan çıktı. Durma, kişisel bir aşkın dizelere yansıyışını mekanlarla ve dönemle örerek anlatıyor

Alpaslan Durma’yla adında aşk taşıyan bir şiir kitabı hakkında konuşunca cevaplar da aşkın şiirsel anlatıldığı metinlere dönüştü. Şair, samimi bir dille kişisel aşkın adını koyarak ve kendini sakınmadan aşka dair dünyasını anlatıyor. Durma’ya göre yetememe aşkın doğasında vardır ve düşlerle örülüdür. Bununla birlikte aşk her şeye rağmen daima sığınaktır. 
Şiir kitabınız "düş" kavramımın düşmek eylemiyle sesteşliğiyle başlıyor. Düş kurmak umudu da ifade edebilecekken siz kırılgan bir eylemle düşmekle tamamlıyorsunuz. Kitabın başında böyle bir duyguyu neden tercih ettiniz?
Her şey aslında düş/ tü
Gerçekten de düştü
Bu dizelerle başlamayı tercih etmemin sebebi… 
(Veda kavuşmanın diğer adıymış) 
Aslında bu aşk yolunda diğer yarıma kavuşunca, yavaş yavaş düşlere veda etmem gerektiğini anladım. Yani gerçeği yanımda ve karşımda duruyordu. İç dünyamda yıllarca beklediğim aşka kavuşunca bir nevi düş ve gerçek düellosu yaşandı. Yıllarca kendi içimde kendimle büyüttüğümü artık hayat yoluma çıkartmıştı. Bir tarafımda kavuşmanın mutluluğu, bir tarafımda yokluğunda bana iç yolculuğum da yoldaşlık etmiş düşler. Paylaşmaya başlayınca düşlerin gerçeklerle tam olarak örtüşmediğini zamanla yaşarak anlıyordum. Çünkü herkes kendi duvarındaki hayat tablosuna bakıyordu. Sen ne kadar resim olmaya çalışırsan çalış geç kalmışsındır. Sadece anları yaşamak kalınca yetmiyordu. Çünkü aşkın doğasında var yetememe. Çünkü düşlerini sunuyorsun. Onun hayat içindeki duruşu sorumlulukları bakışı yaşam tarzı ön plana çıkınca, zamanı gelince veda kaçınılmaz oluyordu.

DAİMA VE DAİMİ SIĞINAK

-"Haziran 1977" şiirinizle o tarihte nerede olduğunuzu ve beklentinizi anlıyoruz. Peki 1 Mayıs 1977 tarihinde neredeydiniz. Bir ay sonrası için bir şeyler yazarken Taksim Meydanı sizin için nasıl bir yerdi?
1 Mayıs 1977’de İzmir’deydim.  Emekçi sınıfın her sene bayram olarak nitelendirdiği 1 Mayıs işçi Bayramı’nı kanlı 1 Mayıs’a çevirdiler.  Emekçi ve işçi ezilen sınıfların haklarını yüksek sesle bayram adı altında dile getirdikleri bir alandı, Taksim Meydanı. Özgürlük nidalarının atıldığı yerdi. Çok gördüler.  Egemen sınıfların sistemin sahiplerinin her dönemde rahatsız oldukları aydınlıkçı, özgürlükçü işçi ve emekçi sınıfının seslerini katlederek kesmek istediler, faşizmin tetikçileri. Meydanda silahlar patlayınca oradaki işçilerin dışarıya çıkmasını çıkış yolları kapatarak engellediler. 30’dan fazla insanımızı kaybettik. Yüzlerce yaralı olduğunu öğrendik.  Gözaltına alınanlar oldu hem sivil hem resmi. Ama tutuklanan hiç olmadı. Sonuçta zaman aşımına uğratıldı. Ve dosya kapatıldı. Sanki üç yıl sonra gerçekleşen 12 Eylül Askerî Darbesi’nin fragmanıydı: Sorduğunuz soruyu anlıyorum. Evet, aşıktım ama dünyadan kopmamıştım. İnanın söz ettiğiniz şiiri yazarken de bir ay öncesine ve hatta o yılların karmaşasına gittim. İnsan yüreği tuhaftır. Demek ki aşk daima ve daimi bir sığınaktı. 
-İlerleyen sayfalarda bir eski aşkın ayak sesleri geliyor. Yıllar öncesine aşkla bakmak şiiri yazan olarak sizi zorladı mı?
Evet zorladı. Çünkü hayaline o kadar alışmıştım ki gerçeği yanımda durunca zorlandım. İlk başlarda aşkta duvara tosladım. Çünkü hayali (Düş/ü) kurguyla yaşıyorsun. Gerçeği yaşadıklarınla yazıyorsun. Zaten beni yazmaya iteleyen onsuz kaldığım yıllarda yarım kalmışlığım ve eksikliğimdi. Çünkü diğer yarımdı. Beklediğimdi.

MEKANLAR VE AŞK

-İskele Aşıkları adı kentimizi ve elbette denizin güçlü bir imge olacağını gösteriyor. Zira "geceliğini giyen deniz" çok dikkat çekici. Mekan sizin için bu şiirlerde bir karakter mi?
Gittiğimiz her mekân paylaşımlarımızın karakteriydi. Çünkü deniz kenarları yazın ve kışın en çok kimi zaman salaş mekanlar, lüks mekanlar. Kimi zamanlar da pandemideki paylaşım alanlarımız banklar. Öyle ki çoğu mekanın masasında bulunan ve mekanın ismini yazdığı ıslak mendilleri bir bir uçurumun kenarında öksüz çocukluğumla birlikte toplar gibi topladım bir anı olarak. Hâlâ çekmecemde duruyor. Çünkü hayat içindeki  sorumlulukları ve alışkanlıkları gitmelerini çoğaltıyordu. Değişmeyen rutinleri vardı.
Her seferinde benden gitme anlamı taşımıyordu. Hayatının içindeki alışkanlık ve mecburiyetten de kaynaklanıyordu. 
Geceliğini giyen deniz
İskelede 
İkinci katında gecenin tüm sessizliğini beraber yukarıdan 
hem dinliyor hem de izliyorduk. 
Denizin içinde ve dışındaki ışıkların 
denizin üstünde elbise gibi durduğunu gördük 
Ve vakit gece olduğu için 
Elbise denizin üstünde duruyordu 
Ve deniz de, bu kitabımda güçlü bir imge olarak yerini aldı
-Şiirlerde tiyatral bir deneme de var. Canlandırma tekniğiyle yazdığınız bölümleri şiirsellikten vazgeçmeden yazmayı neden denemediniz?
Çünkü şiirsellikten bazen uzaklaşıyorduk. Sonucunda gitmeleri fazlalaşınca aramızda tartışmalar çoğalıyordu.  Kavgalar artınca sık sık ayrılmalar ve yeniden beraber olmalar geliyordu. Biz her ikisini de başaramıyorduk.  Sizin o tiyatral deneme ve canlandırma tekniği dediğiniz doğal olarak şiirsellikten uzak yazılarıma da denk düşüyordu. 

CEPTEKİ SAÇ TELİ

-Şairimiz cebinde bir saç teliyle geziyor. Aşkın nesneye tutkusu ya da nesne üzerinden anlatılması konusunda en beğendiğiniz dizeler hangileri?
Dün adlı şiirimin dizeleri. 
Dün bu şehri dolaştım yine sensiz 
yüreğimde
ıslak mendil anılar 
hani gittiğimiz 
mekanların
üzerinde ismi yazılı 
bir çocuğun kumbarasına biriktirdiği gibi topladım
uçurumun kenarında öksüz çocukluğumu
avuçlarımda 
kör nokta umutlar 
lirik bir masumiyetin
sunuşun da
sonradan dağıtılıcak 
yanık bir türkü kıvamında yalnızlık tesellisi
-Kitabın sonlarına doğru bir helalleşme söz konusu. İnsan varılamamış bir aşkla helalleşebiliyor mu gerçekten?
Aşkta mantık olmuyor. Çünkü aşk olmazların  kulaç attığı  kocaman bir deniz .
Varılmış bir Aşk tan bahsettim kitabımda. 
Sadece başaramadık 
Çünkü onun hayatının sunduğu şartlar bana da yansıyordu. 
Biz neredeyse imkansızı yaşadık. 
Ama başaramadık.  
Ama ... yaşadık. 
Ayrılırken bana hakkını helal et dedi. 
Ben de, varsa anamın ak sütü gibi helal olsun dedim. 
Hâlâ da öyle. 
Yüreğin bereketi olursa, ki şimdiye kadar yaşadıklarımızla iyi ve kötü oldu .
Bereket versin. 
Helallik aşkta oluyor
Niçin ve neden diye sormadan kendimize. 

-İskelenin sesini her sabah duyuyor musunuz hâlâ?
Evet 
Her sabah ilk gözümü açtığımda ve ilk adımımı attığımda. 
Çünkü 
Kitabımın kapağında yazdığım gibi 
Yaşarken 
Ağaçların gövdesine
İsimlerin baş harfleri kazınırken
 Bittiğinde ise 
Üzerine 
Çarpı atmamaktı ... AŞK
-Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Şimdi 
İkimizde denizi görüyoruz ama
Başka kıyılardan