Hatırlıyorum 90'lı yıllarda büyük bir şaşaa ile inşa edilmişti Hilton Oteli. Dünyada bu tip büyük binalar yanlarındaki önemli kurumların adıyla anılır. Refikimiz Yeni Asır Gazetesi tam da dibinde yükselen İzmir'in ilk ve tek gökdelenini tabii olarak sahiplendi. O ad "Yeni Asır Hilton" olacaktı. Ama herhalde sahipleri buna yanaşmadı ve Hilton olarak kaldı.

Akdeniz'in incisi İzmir turizmde patlama yapacaktı. Hilton da bundan nasibini almak için inşa edildi. Günlerce, aylarca çalışıldı. Tabana dev kazıklar çakıldı, binanın oturduğu tabyenin altına 7-8 hatta 9 şiddetindeki bir depreme dayanıklı olması için dev bilyelerin yerleştirildiği söylenir. Kısacası 33 katlı Hilton büyük ümitlerle inşa edildi. 

Her katta yüzlerce oda, onlarca toplantı salonu, dev otoparkı, oyun salonları, zeminindeki dükkanlarla efsane bir yapı yükseldi. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin de otelde yanılmıyorsam yüzde 25 payı var. Otel adından da anlaşılacağı üzere ABD'li Hilton Oteller Zinciri'nin bir halkasıydı. Zincir oteli bir gayrimenkul şirketi bir banka ile devraldı. Ne oldu ise ondan sonra oldu.

Konaklama sektörünün bu devi, sahipleri arasındaki anlaşmazlıklar yüzünden yaklaşık 5-6 senedir kaderine mahkum olarak öyle bekliyordu. Ön cephesindeki giriş kapısı kapatılırken çevresine de boylu boyuna demir koruma çemberi ile çevrelendi. Kimse bunun ne için yapıldığını da bugüne kadar anlayamadı. Güya, otelin dış cephesini kaplayan mermerlerin düşme ihtimaline karşı bu önlem alınmıştı.

Görenlerin içini yakan bu durum, Hilton'un ölüm fermanıydı. 30 Mart İzmir Depremi sonrası bir miktar depremzede Büyükşehir eliyle buraya yerleştirilmişti. Böylece bir miktar daha faydalı oldu. Acılı ve mağdur depremzedeler, olduğu kadar Hilton'da kalmanın hazzını yaşadılar. Zira hayatlarında Hilton'da kalacak imkanı bulmaları mümkün değildi.

Geçtiğimiz hafta Hilton'un hastane yapılacağı bombası patladı. Bir hastaneler zinciri Hilton'u satın almış veya kiralamıştı. Tıpkı bugüne kadar yaşananlar konusunda ağızları bıçak açmadığı gibi, şimdi de açmıyor. Bir Allah'ın kulu da İzmirlilere saygı gereği açıklama yapmıyor. 

İlk tepkiyi ETİK Başkan Yardımcısı, turizmci iş insanı Bülent Tercan verdi. Bülent bey, meşhur bir turistik otelin hastaneye dönüştürülmesinin İzmir turizmine darbe vuracağını iddia etti. Evet Bülent Bey sonuna kadar haklı. Bir bina hangi amaçlarla yapıldı ise o amaca hizmet etmeli. Ta ki ekonomik ömrünü tamamlayıncaya kadar.

Bülent Bey'den başkası buna itiraz etmezken, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay,  “Hilton Oteli ile ilgili bize ulaşan hiçbir talep yok. Zannediyorum bu birilerinin düşüncesi ama bize iletilen bir şey yok, iletilirse bakarız. Otelin tabi ki İzmir halkına hizmet eden bir yapıya dönüşmesini istiyoruz. Özel bir tercih belirtmek istemem açıkçası çünkü o bölgenin ihtiyaçları çerçevesinde bir karar vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Bizim oradaki hissemiz düşük oranda bir hisse, o yüzden bizden fazla sesi olan insanlar var. Bir uzlaşmaya gidilmesi lazım” açıklaması yaptı.

Anlaşılan bu konuda karar verilmiş. Ancak otelin tüm bölümleriyle hastane olması durumunda çevresindeki trafiği ve eczanesinden tutun da yiyecek içecek mekanlarını varın siz düşünün. Zaten yeni akslar ve bağlantılar yapılmadığı için giderek keşmekeş halini alan İzmir trafiği daha da içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. 
Sonuç: Bence Hilton otel olarak kalmalı. Turistleri ağırlamalı, İzmir'in can damarı Çankayası'nı felç etmemelidir. Elbette çevresinde yaratacağı rantı düşünerek bugünden ellerini ovuşturanlar olacaktır. Sağlık kuruluşlarımız canımız ciğerimiz, ama turizmde bir şeyler yapalım derken, turizme vurulacak darbe İzmirlinin kaybı olacaktır!