Günümüzde herkes şunu çok iyi bilir ki enerji olmadan hayat olmaz. Kullandığımız elektrik, ısınmak ve ısıtmak için kullandığımız doğalgaz, ulaşımda akaryakıt ürünleri, ya...

Günümüzde herkes şunu çok iyi bilir ki enerji olmadan hayat olmaz. Kullandığımız elektrik, ısınmak ve ısıtmak için kullandığımız doğalgaz, ulaşımda akaryakıt ürünleri, yaygın enerji kaynaklarımız. Tabi buna geleneksel kaynaklar olan kömürü de bugün bir yabana atamayız. Ve son 5 ila 10 yılda giderek hayatımıza giren güneş enerjisini çevirdiğimiz solar kaynaklar ile rüzgarı elektriğe dönüştürdüğümüz rüzgar gülleri günümüzün enerji kaynakları. Allah’a çok şükür ki Türkiyemiz bu kaynakların bir kısmına sahip. Fakat önemli bölümünde ise dışa bağımlıyız. Nedir bunlar? Akaryakıt yani petrol ve doğalgaz. Nükleer enerjiye ise daha henüz geçmiş değiliz. Sahip olduğumuz kaynakların başında kömür ve akarsularımız sayesinde ürettiğimiz elektrik geliyor. Şimdi bunlara doğalgaz ve petrolü de eklemek için yola çıktık ve de epey mesafe kat ettik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan önceki gün kabine toplantısı sonrası kamuoyuna hitap ettiği konuşmasında doğalgazda 58 milyar metreküplük doğalgaz rezervi daha bulunduğunu açıkladı. Böylece Karadeniz’de keşfedilen kuyularda bulunan doğalgazın miktarı 710 milyar metreküpe ulaştı. Bunun karşılığının ise 1 trilyon dolar olduğu ifade ediliyor. 2017’de başlanan doğalgaz aramalarında 5 yılda gelinen nokta müthiştir. Her ne kadar bazı çevrelerin küçümseyerek baktığı bu olay ben inanıyorum ki, herkesi sevindirmiştir, sevindirmelidir. Bence bu sevinç, yine Cumhurbaşkanımızın açıklamasına göre, Karadeniz’den çıkartılan doğalgazımızın 2023’ün ilk çeyreğini sonunda yani önümüzdeki mart ayı sonunda evlerimize geldiğinde ve faturalarda rahatlama sağladığında bayrama dönüşecektir. Doğalgazdaki bu güzel haberler, terörden hemen hemen temizlenen Güneydoğu’dan gelen petrol keşfi haberleri ile de taçlanmıştır. Bu da Gabar Dağı’nda bulunun yüksek graviteli petrolün çıkartılmaya başlanmasıdır. Kuyular açılmaya başlanmış ve üretime geçilmiştir. Bu kaynaklar ile Türkiye’nin günlük petrol üretimi 80 bin varildir ve bu rakamın 100 bin varile çıkarılmasına çalışılmaktadır. Sevgili okurlarım. İnsan kendi kendine sormadan edemiyor. Yıllardır dilimize pelesenk olan, “Türkiye’nin altı petrol denizi, ama çıkarılmasına izin verilmiyor. Geçmişte İngiliz ve Fransızlar buldukları petrol kuyularını betonlayarak bunu engellemişler” yolundaki söylentileri haklı çıkartmıyor mu? Bence çıkartıyor. Bir de buna “Lozan’ın gizli maddeleri” efsanesini hikayeye eklerseniz, acaba demekten kendinizi alamıyorsunuz. Evet, 2023’te Lozan’ın 100’üncü yılı doluyor ve Türkiye prangalarından kurtuluyor. Ama ben bunu dış güçlerin engellemesi olarak değil de bizim üzerimize atılan ölü toprağı olarak değerlendiriyorum. Kim ne derse desin artık Türkiyemiz üzerine serpilen bu ölü toprağını silkeleyerek, dünyaya meydan okumaya başlamıştır. Kendi enerji kaynakları olarak doğalgazını ve petrolünü çıkarmaya başlayan, güneş ve rüzgarını enerjiye çeviren, nehirlerine barajlarla gem vurmuş bu ülke çok değil 5 ila 10 yıl içerisinde enerji sorununu çözerek çari açığını sıfırlayacak refahını artıracaktır. Buna bir de nükleer enerjiyi işin içine katarsanız, ki Mersin Akkuyu birkaç yıl içerisinde devreye alınacaktır. Sinop ise sıradadır. Enerji sorununu çözmüş bir Türkiye, savunma sanayindeki müthiş başarılarına yenilerini ekleyecektir. Çok şükür iç ve dış güvenlikte artık kendi göbeğimizi keser duruma geldik. Önemli olan ise ülke içindeki birlik ve beraberliğimizdir. Bakmayın siz siyasi kavgalara. Büyük Türk Milleti 2023 seçimlerinde kazanımlara ve yaşadıklarına bakıp en doğru kararı verecektir.