Hasbelkader yıllardır memur sendikacılığı yapmamızdan dolayı özellikle kamudaki sağlık idarecisi arkadaşlarla diyalog halindeyiz. Sendika olmanın gereği olarak önceliğimiz kamuda çalışan arkadaşlarımı...

Hasbelkader yıllardır memur sendikacılığı yapmamızdan dolayı özellikle kamudaki sağlık idarecisi arkadaşlarla diyalog halindeyiz. Sendika olmanın gereği olarak önceliğimiz kamuda çalışan arkadaşlarımızın hakkını hukukunu aramak olsa da, devletin ve devlet olmanın en önemli temel unsurlarından biri olan milletin menfaatlerini korumanın da görevimiz olduğunun bilincindeyiz. Gördüğümüz, yaşayarak şahit olduğumuz pek çok olumsuzluk karşısında liyakat, liyakat, liyakat demekten de kendimizi alamıyoruz. Kamuda yönetici olacak kişilerin öncelikle devlet millet kavramını iyi idrak etmesi gerektiğini düşünüyorum. Kamu kurumlarında idareci olan bir şahsın asli görevi öncelikle o kurumu en iyi şekilde yönetmesidir. Yani devletin bir kuruşunu heba etmemek için gayret sarf etmek, milletin en iyi şekilde hizmet almasını sağlamak için çabalamak ve görev yapan memurlar arasında da adaleti sağlamak bilincinde olmalıdır. HASTANE YÖNETİMİ Peki hastanelerimiz olması gerektiği yada gönlümüzden geçen şekilde yönetiliyor mu? Bize göre yönetilmiyor. Bürokratlarımız üzerindeki siyasi baskının kalması gerekiyor ki, kamu idarecilerimiz işlerini rahat yapabilsinler. Pandemi sürecinde bile, iş yoğunluğundan bir kısım personel hayatından bezmişken, siyasi, sendikal, yada onun yakını, bunun akrabası vb. torpilli olan bazı çalışanlarımızın eften püften görevlerle ortalıkta gezmesi o kurumdaki tüm çalışanlarımızın çalışma huzurunu bozmaktadır. Avuç içi kadar bir devlet hastanesinde idarede görev yapan bir hemşireyi görevden alan başhekim arkadaşımız, görevden aldığı hemşire arkadaşımızın yerine, üç hemşire arkadaşımızı veriyor. Diyoruz ki neden böyle bir şey yaptın? Sen üç hemşire arkadaşı nöbetten çıkarmakla idari göreve çekmekle diğer hemşire arkadaşlarımızın daha fazla nöbet tutmasına sebep oluyorsun. Dolayısıyla çalışanlar arasında adaletsizlik yapıyorsun ve diğer arkadaşların hakkına giriyorsun. Başhekim arkadaşımız sıkışınca verdiği cevap “ben öyle uygun gördüm”. Sen öyle uygun göremezsin. O kurum bir devlet hastanesi. O kurum hiçbir kimsenin özel işletmesi değil. O kurum Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşlarının her birinin hakkının olduğu bir kurum. USÜLSÜZ OLARAK Bir başka hastaneye bakıyorsun. Yine yine küçücük bir devlet hastanesi. Uzman olan bir doktor arkadaşımız kurumun idarecisi. Hastaneye bir bakıyorsunuz ilgili hastaneye giden doktor arkadaşlar bir an önce tayinimi aldırıp o hastaneden nasıl kaçarım derdinde. Yıllarca orada görev yapmış, hastanenin omurgası olmuş hemşire arkadaşlar huzursuzluk yaşadığı için sıkıntıda. Güvenlik görevlisi bir arkadaşımız usulsüz olarak idareye memur görevine verilmiş. Tüm bunların tuzu biberi de hastane acilinde 24 saat tek bir hemşirenin görev yapması. Nesinden tutalım bilmem ki? Siz bir idareci olarak küçücük hastanede aile ortamı sağlasanız, çalışan arkadaşlarımıza yardımcı olsanız, personeli hastaneden kaçırmasanız. Olmaz mı? Olmazzz.. neden? Kurumda huzur olursa, idareci arkadaşımız egosunu nasıl tatmin etsin? Bir başka devlet hastanemize bakıyoruz. Yıllarca diş polikliniği hizmeti vermiş olan devlet hastanesinin diş polikliniği hastane yöneticisi arkadaşımızın talebiyle kapatılıyor. Hastanedeki diş hekimi ve diş teknisyenlerine tayin isteyin başka hastanelere gidin. Gerekçe? İdarecilerin talebi üzerine hastanenin diş hekimi ve diş teknisyeni kadroları sıfırlanmış. Hangi gerekçeyle, Bir kriter yok. Bir kural yok. Planlama yok. Devlet hastaneleri hiçbir bürokratın, hiçbir yöneticinin çiftliği değil. Bilin istedik.