Enflasyon oranında zam demek, fiyat artışlarına karşı maaşın eski seviyesine getirilmesi demektir. Mesela 5 bin lira maaş alan...

Enflasyon oranında zam demek, fiyat artışlarına karşı maaşın eski seviyesine getirilmesi demektir. Mesela 5 bin lira maaş alan bir memur, aldığı maaşla yılbaşında 50 kilo et alabiliyorken, yılsonunda aldığı et 40 kilo düşüyorsa yeni yılda 10 kilo et parasının maaşına ilave edilmesi, maaşının eski seviyesine getirilmesi demektir. Zam alım gücünün yükseltilmesi demektir. Her iki yılda bir memur ve memur emeklilerinin maaş zamları yetkili sendikayla mevcut hükümet yetkilileri arasında görüşülerek karar veriliyor. Yaklaşık 10 yıldan bu yana da memur maaşlarına sözde enflasyon oranlarında zam yapılıyor. Kaldı ki, son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda reel enflasyonla yani vatandaşa yansıyan enflasyonla TÜİK’in açıkladığı rakamlar arasında da, en az yüzde 100’lük farkın olduğu düşünülüyor. Buda demektir ki memur maaşlarına sıfır zam değil, eksi zam veriliyor. Bunu da memur maaşlarındaki alım gücünün her geçen yıl azalmasından açık bir şekilde anlayabiliyoruz. Önümüzde temmuz ayında ise, 2019 yılında yapılan toplu sözleşmelerin son zammı olan dördüncü altı aylık dilimi yapılacak. AK Partinin kuruluşunun 16. Yılında yüzde 16 zam istiyoruz diye yola çıkıp, daha doğrusu tiyatro oynayıp, bir gece yarısı 2020 yılı için yüzde 4+4 2021 yılı için ise, yüzde 3+3 verilen zammın son altı aylık dilimi olan zam yüzde 3, enflasyon farkının kesinleşmesi için 3 Temmuz'da açıklanacak Haziran enflasyon rakamı bekleniyor. Bu enflasyon oranının da eklenmesiyle birlikte 6 aylık oran ortaya çıkacak ve enflasyon farkına göre zamlar yapılacak. Hükümetin hesaplamalarına göre mayıs ayı enflasyon verisi ile birlikte 5 aylık oran yüzde 6.39. Buna göre Haziran enflasyonu sıfır bile çıksa SSK ve Bağ-Kur emeklileri yüzde 6.39 zam alabilecek. Memur ve memur emeklileri ise yüzde 3.39 enflasyon farkı alacak. Önümüzdeki Ağustos ayında 2022 ve 2023 yıllarının maaş zamları görüşülmeye başlanacak. Yetkili sendika, yani mevcut hükümete yakınlığı ile bilinen sendika. Bir önceki toplu sözleşmelerde, toplu sözleşme masasına tek başıma oturacağım diye direnirken, bu yıl yapılacak olan toplu sözleşmelerde en büyük iki memur konfederasyonu olan Kamu Sen ve KESK’i de yanında istiyor. Yetkili sendika ya toplu sözleşmelerden ümidini kesti. Ya da verilecek zam oranları bu günden belli. Anlaşılan o ki, yetkili sendika sorumluluğu ve memurların tepkisini dağıtmak istiyorlar. Sebep ne olursa olsun sonuç bu günden görünüyor gibi. Memur ve memur emeklilerinin maaş zamlarında yine ümit yok. Beklentiler yine bir sonraki bahara kaldı. 2020 Ocak ayında asgari ücrete yüzde 21.56 zam yapılırken, memur maaş zamlarının yüzde 3 artı enflasyon farkı olarak hesaplanması memur maaşlarının asgari ücret karşısında bile eridiğini gösteriyor. 2020 yılı ocak ile 2021 yılı temmuz ayı arasında kullandığımız ürünlerin fiyatlarını bir baksak emin olun ki aldığımız pek çok ürünün fiyatı en az yüzde 100 artmıştır. Alım gücünün ne kadar düştüğünü varın siz hesap edin. Bir partiye yakın olan sendika o parti iktidardaysa her ne isterse istesin hükümet bildiğini okuyor. Okuyacakta. Çünkü bir sendikanın varlık sebebi eğer bir siyasi parti ise, o sendikanın partiye karşı koyması mümkün değildir. Sendika ne isterse istesin iktidar istediğini veriyor. Verecektir. İktidarlar istediğini verecekse o zaman sendikalar ne işe yarayacak? Neden boşu boşuna pazarlıklar yapılıyor? Neden sendika yöneticilerine yüksek maaşlar ödeniyor? Sendika yöneticileri neden son model arabalarla geziyorlar? Herkes yaptığı işi en iyi yapmalı. Sendikanın asli görevi çalışanın hakkını hukukunu korumaksa, korumalı. Hükümet istediği zammı verecekse sendikalar niye var ki? Hele ki verilen zam her dönem sözde enflasyon oranının altında kalıyorsa ve bu da sıfır zam demekse, hiç o koltuklarda oturmayın ve tiyatro oynamayın.