“Umut Çiçek Açar Dallarında” ve “Baharın Yazı Öptüğü Yerde” kitaplarıyla şiir okurunun bir daha karşısına çıkan Dağl...

Umut Çiçek Açar Dallarında” ve “Baharın Yazı Öptüğü Yerde” kitaplarıyla şiir okurunun bir daha karşısına çıkan Dağlı’ya kitap kapaklarından umuda, şiirin hazırlığından sözcük seçimine varana kadar çok farklı konularda konuştuk. Dağlı şairler için, “Biz şairlerin aslında şanslı azınlıklar olduğunu düşünüyorum. Bizler her çıkmaz sokaktan bir yol devşireniz, umutsuzluktan umut çoğaltır, kışı bahara, baharı kışa, ak’ı karaya, karayı ak’a, üzünçleri neşeye, neşeyi üzünce çeviririz” dedi. Kitaplarınızın kapaklarında güleç fotoğraflarınız var. Bu tercihinizin nedenini anlatır mısınız? Gülümseten bir soruyla başlamak keyif verici. Öncelikle çok pozitif bir insan olmamdan kaynaklanan ve yaşama sımsıkı olan bir bağla olumsuzluklardan tamamen uzaklaşıp yaşamın güzelliklerini de içinde barındırdığı için olabilir. Fotoğraflar o an’ın kaydıdır ve o an’ı güzel hatırlamak isteriz. Fotoğrafımız çekilirken güleriz çünkü çektiğimiz fotoğrafa bakmak istediğimizde kendimizi gülerken görmek isteriz. Geriye bir an kalacaksa gülümseyerek ve mutlu olarak anılmak isteriz. Bir gülüşün içinde öyle anlamlar saklı ki bu soruya kadar hiç düşünmedim dersem yalan olmaz. Hayata meydan okumanın en önemli silahıdır gülmek, pes etme! Her tökezlediğinde kalk toparlan kendine gel deme, acının çokluğunda bir başkaldırı, en güzel hediye, hayatın zorluklarına en iyi gelen şey umut etmek ve tatlı bir gülüştür. Hayatı göğsünde yumuşatmanın en iyi yolu, ne olursa olsun gülümsemektir. Hayat bir aynadır. Sen ona gülümsersen, hayat da sana gülümser. İnsan her zaman mutlu olduğu için gülmez. Bazen en büyük acıları saklamak için de güler. Her şey yolunda gitmiyor olabilir. Bazen ne yaparsan yap bir şeyler eksiktir. En zoru da bütün bunlara rağmen gülümsemektir... Kitapların adlarından devam edeceğim. “Baharın Yazı Öptüğü Yerde” ve “Umut Çiçek Açar Dallarında” insana dolaysız umut ve baharı anımsatan isimler. Hatta iç içe geçen iki isim gibi duruyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Sevgili Mazlum, Baharın Yazı Öptüğü Yerde ve Umut Çiçek Açar Dallarında adlı şiir kitaplarım adıyla müsemma, senin de yerinde tespit ve yorumlarınla iç içe geçmiş iki isim. Evet, umut ve bahar kardeştirler, onlar biri olmadan diğeri hep eksik kalır. Bu anlamda birçok hemcinsim gibi düşlediğimiz hayatla, gerçeğin çarpışması ve hezeyanları… Ölünmüyor mutsuzluktan! Biz şairlerin aslında şanslı azınlıklar olduğunu düşünüyorum. Bizler her çıkmaz sokaktan bir yol devşireniz, umutsuzluktan umut çoğaltır, kışı bahara, baharı kışa, ak’ı karaya, karayı ak’a, üzünçleri neşeye, neşeyi üzünce çeviririz. Yetmez, kumdan kaleler yaparız, bozarız yeniden inşa ederiz, devleri kuyudan cüce çıkarırız. Olmayanı oldururuz, kısaca iflah olmaz büyümemekte ısrarlı yetişkin hayalperestleriz. Onca mutsuzluğa, umutsuzluğa, kaybedişe umudun direngen gücünü, baharın uyanışını, dirilişini, canlılığını ve hareketliliğini hafiflemek, yüklerden arınmak olarak algılar ve yeniden filize dururuz. Şair olmayanların bile şiirler yazmaya başladığı mevsimi şiire dökeriz. RESİM-ŞİİR SANATI İLİŞKİSİ -Özgeçmişinizde resim yaptığınızı da okuyorum. Başarılı resim yapmanın iyi şiir okumaktan geçtiğini söyleyenlere rastladım. Ne söylemek istersiniz bu konuda? Şiir ve resim, estetik amaçlar güden güzel sanatlar arasında yer alır. Şiirle resim hep iç içedir. Resim yapmanın iyi şiir okumaktan geçtiği savına katılmakla beraber yan yana yürüyemeyebilir de çok iyi şiir yazan biri çok iyi resim yapamayabilir. Resim ve şiir sanatının en temel ilişkisi her ikisinin de estetik zevk oluşturmayı amaçlamasıdır. Resim, kelimeleri olmayan bir şiir, şiir ise sözcüklerle yapılı bir resimdir. Her iki sanat dalı da insan kalbinin karanlığına ışık tutmalıdır ve sanatçının görevi budur. KARDEŞ COĞRAFYANIN EDEBİYATI -Azerbaycan’da elde ettiğiniz başarılar ve şiirinizin Orta Asya dillerine çevrilmiş olması da dikkati çekiyor. Bu coğrafyalarda benimsenmiş olmanız üzerine biraz konuşabilir miyiz? Kardeş kelimesinin en güzel anlam bulduğu ülke canım Azerbaycan’ım. Türkiye’nin derin bağlarını ifade etmesi bakımından sözden öteye geçip yaşanılan ortak kaderin ve kadim dostluğun bir neticesi olarak ortaya çıkan bu bağlılık, geçmişin, bugünün ve geleceğin en güzel dostluk örneklerinden. Şiirlerimin Azerbaycan ve Orta Asya dillerine çevrilmiş olması kitaplaştırılması ve 2016 yılında “Umut Çiçek Açar Dallarında” adlı ikinci şiir kitabımla almış olduğum onur ödülü evet yaptığımız şeyler için verilebilecek en güzel ödül, bunlara verilen kıymeti görmek, alkışları duymak ne kifayetsiz bir sevinç ve coşku. Bu haklı bir gururu ve onuru ömrüm oldukça büyük bir minnet ve hazla taşıyacağım. Orta Asya Cumhuriyetleri aynı zamanda Türk edebiyatının temellerinin atıldığı da bir coğrafya Türk edebiyatlarının, büyük tarihe ve geleneklere sahip bir kolunu da Azerbaycan Edebiyatı oluşturmaktadır. Ve bu özlük duygusu bizi ortak paydada buluşturan en büyük nedenlerdir. Birbirini hiçbir zaman kendinden farklı görmeyen, sevincine sevinen kederine üzülen bu iki millet aynı köklerin üzerinde büyüyen bir çınarın bu güzel coğrafyada uzanan dalları gibi her zaman bu kardeşlik duygularından güç almıştır. Çok uzaklara gidilse de bu köklerin bir yerde birleştiği görülür. Ne kadar iyi ya da başarılı olursanız olun size yardım eden mutlak birileri vardır. 1929'da Macar yazar Frigyes Karinthy bu teorinin temellerini ortaya atıyor. Dünya nüfusu arttıkça sosyal bağlamda mesafelerin giderek azaldığını, bir nevi dünyanın küçüldüğünü belirten Karinthy o zamanlar her insanın birbirine ortalama 5-6 adım uzaklıkta olduğunu söylüyor. Herhangi bir konuda eğer yeteneğiniz varsa ve “o” şeyi ne kadar istediğinizle ilintili olarak ona harcadığınız zaman, sabır, emek ve çalışmayla yeterince uzun süre ve yüksek sesle “o” şeyin kapısını çalarsanız, birilerine sesinizi duyurabileceğinizden emin olabilirsiniz.. -Son dönemde okuduğum şairlerde büyük ölçüde karamsarlık hakim. Oysa sizin şiirinizde en çok kullanılan sözcüklerden biri ışık ya da ışığı hatırlayan imgeler. Şiirin umutla olan bağı üzerine ne söylersiniz? Tabii karamsarlık konusunda da konuşmak isterseniz seviniriz. İnsan umudu ve umutsuzluğu içinde barındıran bir varlık. Hepimizin geleceğe dair içinde umut ve umutsuzluk taşıması olağan bir durum. Evet bu anlamda şiirlerimde umut var, ışık var! Şiirimin umutla bağı var. Çünkü insanda varoluş duygusunu oluşturan şey de umut. Biz şairler ışığımızı oluşturmak için karanlığın içine girer umudu da umutsuzluğu da şiirlerimize yansıtırız. Yaşadığımız onca korkunç acıların, yıkımların tekrar yaşanmaması için büyük bir vicdani ve ahlaki duruşa herkesin son derece ihtiyacı olduğu karanlığa karşı umudun duruşudur da. Hepimizin geleceğe dair içinde umut ve umutsuzluk taşıması olağan bir durum umut olmadan yaşam olmaz.. Sevgili Ahmet Erhan’ın Yaşlılık şiirinde olduğu gibi “Ölümseyerek bakıyor dünya, biz gülümseyelim” der, evet gülümseyelim. Meselenin esas özü “Umudu dürt umutsuzluğu yatıştır” felsefesi, dışarıdan ışık kaynağı olmazsa gözler renkleri fark etmeyebilir. Aydınlık günlerden, karanlık günlere ışık biriktirmek gerekiyor ki karanlıkları dağıtmaya yetsin. Az önceki sorudan devamla, “Tanrım” şiiriniz kısa ve epeyce acıyla, isyanla karışık. Bu şiirinizi umuttan muaf eden nedir?Tanrım’’ şiiri Tanrı’ya dostça bir serzeniş şiiridir. Tanrı’yla kulu arasındaki saf sevginin, özgür birey olamamanın, din kisvesi altında korku salanların, beyin yıkayanların, terazinin ayarını bozarak insanları kandıranların, kusursuz ibadet ederek ve diğer yanda haram, günah olacak davranışları, işleri yapmayı sürdürenlerin, göstermelik ibadet edenlerin, dinden aklı çıkaranların, aldatmacanın, yutturmacanın, hilenin şerrinden Allaha sığınmanın şiiridir.. Özgür birey olmanın yolu korku ile savaşmaktan geçer. Allah korkunun değil sevginin kaynağı olmalıdır. Göstermelik inanç ancak örtü görevi görür ve perde arkasındaki gerçeği yok edemez! ŞİİRİ YÖNETEN ŞAİR YOKTUR” -Elimdeki iki şiir kitabından anladığım şu ki, kısa dizeleri kısa şiirleri ve kısa kesmeyi seviyorsunuz. Bu kısa şiirler demlenmek için bekliyor mu? Sözcük seçiminde değişikliğe gidiyor musunuz? Şiir, sözün kaymağıdır. Böyle olunca da düzyazı gibi çalakalem yazdığımız her şiiri hemen yayımlamamalıyız. Şiir emek ister; günlerce, belki haftalarca çalışılmalı üzerinde. Her dizedeki sözcüklerin yerleri değiştirilip yeni kombinasyonlar denenmeli. Hatta, gerekirse bütün bir dizenin yeri değiştirilebilmeli. Dizede, sözün kudretinin en yoğun olduğu noktayı bulmalı şair, ona göre sıralamalı söz dizimini. -“Umut Çiçek Açar Dallarında” kitabında “Kanlı Cumartesi” şiiriniz yakın dönem ülkemizdeki bir katliamı anlatıyor. Acıyı yazmanın “karar vermekle” bir bağı var mı? Yoksa kendiliğinden mi yazılır? Şiirin konusu ne olursa olsun bunların içeriğini önceden iyice pişirmek tabii ki çok önemli ama şiiri yöneten tek bir şair yoktur ve o kendiliğinden gelendir… Neslihan Dağlı, Baharın Yazı Öptüğü Yerde (artshop yayınları, 2022), Umut Çiçek Açar Dallarında (Çıngı Yayınları, 2016)