AK Parti Hükümeti’nin 20 yılı aşan iktidarında en çok güvendiği, önem verdiği, parlattığı, anlatmaktan keyif aldığı icraatlarının başında ulaşım-ulaştırma projeleri geliyor. Halkın önemli bir bölümünün desteklediği, olumlu tepkiler verdiği karayollarındaki gelişmeler gerçekten de takdire şayan.
Demiryollarında ise benzer gelişmeleri yakalayabildiğimizi söylemek oldukça zor. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki önemli atılımların ardından büyük bir uyku dönemine geçen demiryolu sistemi birkaç ‘Yüksek Hızlı Tren’ girişimi dışında hatırı sayılır bir ilerlemeye tanık olmadı.
Saatler süren yolculuklar, adı hızlı ama kendi yavaş giden trenler, gerekli altyapı sistemleri oluşturulmadan yolculu işletmeye açılan hatlar, şehir merkezine kilometrelerce uzaklıkta inşa edilen mimari estetikten uzak gar binaları, tren yolculuklarında sağlanan niteliksiz yiyecek içecek hizmetleri derken ülkede en çok dışlanan ulaşım biçimlerinden biri hiç kuşkusuz demiryolları oldu.
Yolcu kapasitesinin arttırılarak belirli hatların daha fazla kar etmesi amacıyla altyapı sistemleri tamamlanmadan açılan yüksek hızlı tren hatları birçok kişinin hayatını kaybetmesine, yaralanmasına sebep oldu.
2004 yılında Ankara-İstanbul arasında hizmete giren ‘hızlandırılmış tren’ Sakarya’nın Pamukova ilçesinde raylardan çıktı. Zemin etüdü yapılmadan, gerekli altyapı oluşturulmadan hizmete açılan sistem sebebiyle 41 kişi hayatını kaybetti, 81 kişi yaralandı. Dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, TCDD Genel Müdürü ise Süleyman Karaman’dı.
ÇORLU FACİASI
2018 yılı Temmuz ayında Edirne Uzunköprü’den İstanbul Halkalı’ya giden yolcu treni, Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde ray altındaki toprak menfezin kayması sonucu raylardan çıkarak devrildi. 25 kişi hayatını kaybetti, 318 kişi yaralandı. Kazanın sebebi TCDD’nin hat üzerinde yapması gereken kontrolleri yapmaması, hat bakım, onarım ve yenileme çalışmaları esnasında teknik gerekliliklerin yerine getirmemesi olarak açıklansa da yargılamalar sonucunda tutuklu kimse kalmadı.
Yakın tarihimizden hatırladığımız son tren kazası ise 2018 Aralık ayında Ankara-Konya Yüksek Hızlı Tren Hattı’nda gerçekleşti. Ankara’dan Konya’ya giden yüksek hızlı trenle (YHT) aynı güzergahta yol kontrolü yapan bir kılavuz tren çarpıştı. Kaza sonucu 10 kişi hayatını kaybederken, 90’dan fazla kişi de yaralandı.
Yıllar içerisinde yaşanan ölümcül kazalar demiryolları konusunda bir arpa yol gidemediğimizin kanıtı. Durduk yere tüm bu demiryolları hikayesi nereden çıktı diye sorabilirsiniz. Son birkaç haftadır onlarca farklı mecrada yayınlanan müjde haberi üzerine ‘Bu neyin müjdesi’ diye sormak şart oldu. Müjdeli haber İzmir-Ankara hızlı tren hattıyla ilgili.
Haber aynen şu şekilde: Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, Ankara ile İzmir’i birbirine bağlayacak yeni yüksek hızlı tren hattının müjdesini verdi. Proje tamamlandığında, mevcut 14 saatlik tren yolculuğu, 3 saat 30 dakikaya düşecek.’ Haberde eksik olan en önemli bilgi ise bu hattın ne zaman açılacağı bilgisi.
2013 yılında, bin 80 günde bitecek duyurusu ve 4,3 milyar TL’lik bütçe ile temeli atılan proje aradan geçen 11 yılda bitmedi. Projenin maliyetinin ise 2025 yılı itibarıyla 85 milyar TL’ye ulaştığı ortaya çıktı.
Projenin temeli atıldığında Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dı. Bugüne kadar geçen sürede Lütfi Elvan, Ahmet Arslan, Mehmet Cahit Turhan, Adil Karaismailoğlu bakanlık görevini yürüttü. Mevcut bakan Abdulkadir Uraloğlu ile birlikte 6 bakan gören İzmir-Ankara hızlı tren hattı daha kaç bakan görür, o tren ne zaman İzmir’e gelir bilemeyeceğiz sanırım.