Derin yoksulluk her geçen gün artarken güzel ülkemizde yereli harekete geçirecek, yerel ekonomiyi besleyecek adımlar atmak şart. Türkiye’de kredisi, kredi kartı borcu takibe düşenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Cumhuriyet Altını’nın asgari ücreti geçtiği, yüksek enflasyonun dizginlenmeye çalışıldığı şu günlerde emekliler, sabit maaşlılar ellerine maaşları daha geçmeden her dakika geriye sayıyor, ellerine geçmeyen para eriyor.
Geçinmenin zorlaştığı, insanların ev-araba sahibi olma hayallerinin bilinmez bir yüzyıla ötelendiği ekonomik şartlarda hayatını idame ettirmek çok zor.
Başta esnaf olmak üzere yerelde çekilen zorluklara çare olan festivaller sosyal yaşama renk ve stresten kaçış için iyi birer alternatife dönüştü. Sevdiği sanatçının konserine para ödeyip bilet alma imkanı olmayanlar festival sahnelerine koşuyor, renksiz ve gelecek kaygısıyla dolu günleri en azından birkaç saatliğine eğlenceli hale getirebiliyor.
Toplumsal kucaklaşma ve manevi yönüyle kamu hizmeti olarak değerlendirilmesi gereken festivallerin ekonomik yansımaları da tartışılmaz biçimde olumlu.
Geçen haftalarda düzenlenen Karaburun Nergis Festivali’nin Karaburun’a ve Karaburun esnafına, köylüsüne olan katkısını açıklayan Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan’ın ‘Önümüzdeki sene festivalimizi 3 güne çıkarmayı planlıyoruz. Cuma, Cumartesi ve Pazar gününe yaymayı planlıyoruz festivalimizi. Çünkü gerçekten çok yoğun bir katılım vardı. Eski Karaburun sokaklarımızı vatandaşlarımız gördü, hem de buradaki esnafımızın, köylümüzün yüzü güldü. 2 günlük kısa gibi görünen sürede herkesin evine götüreceği nakit ellerine geçti’ sözlerini iyi okumak, değerlendirmek lazım.
Türkiye’nin farklı şehirlerinden ziyaretçileri Karaburun’da buluşturan festival, özellikle ‘ölü sezon’ olarak adlandırılan düşük tatil dönemlerinde yerel turizmin ne kadar değerli bir gelir ve anlam yarattığına iyi bir örnek.
NERGİS, OT, ENGİNAR…
Urla Enginar Festivali, Alaçatı Ot Festivali gibi İzmir’de marka haline gelen iyisiyle kötüsüyle süren festivaller festival dönemlerinde festivalin yapıldığı bölgeye ilgiyi artırıyor, otobüslerle turlar düzenleniyor, oteller, restoranlar, kafeler ziyaretçiler tarafından dolduruluyor. Yerel ekonominin canlandığı, anlamlı ve çerçevesi belirlenmiş tematik festivallerin sayısının artırılması yaz turizminde birkaç aya sıkışan tatil beldelerini, köyleri ayağa kaldıracak en iyi alternatiflerden olabilir. İzmir 629 kilometre uzunluğundaki kıyı şeridi, yemyeşil dağlar ve ovalara bakan yüksek kesimleri ile Türkiye’nin hatta dünyanın en kendine özgü bölgelerinden biri. Tarımdan hayvancılığa, yerel kültürel farklılıklar ve alışkanlıklara kadar anlatılabilecek sonsuz hikayeye sahip. Bu hikayelerin kurgusu ne kadar iyi hazırlanabilir, anlatacak materyaller çeşitlendirilebilirse Karaburun Nergis Festivali örneğinde olduğu gibi tüm İzmir’in heyecanla beklediği nice festivalleri birlikte yapabiliriz. Son söz olarak Kültürpark’ı canlandırma hedefinden söz etmek lazım. Birçok şehre nasip olmayacak bir güzellik yanı başımızda şehrin tam merkezinde yer alıyor. Kültürpark’ı insanların keyifle vakit geçirebileceği, sosyalleşebileceği temasıyla şekillendirmek, sık sık etkinlikler ve organizasyonlarla davetkar bir hale getirmemiz şart. Ömrünü dolduran ve alana yakışmayan Lunapark’ın tahliye edilmesi sevindirici. Kültürpark’ın sosyal donatı alanları ve tematik organizasyonlarla İzmirlilerin yaşamında önemli bir konuma getirilmesini istiyorum, bu yolda gösterilen çabaları bir İzmirli olarak takdirle karşılıyorum.