31 Mart’a artık 12 gün kaldı. Millet sandığa gidecek ve kendisine bir 5 yıl daha yerelde hizmet edecek, çöpünü toplayıp, parkını yapacak, yolunu asfaltlayıp, çevresini temiz tutacak başkanları seçecek. Buraya kadar her şey normal de, şöyle geriye dönüp bir 5 yıl geriye baktığınızda bunları tam manasıyla yerine getiren başkan var mı? Olduğu pek söylenemez.

İzmir özeline baktığınızda, bu kentin henüz yapılmamış, yarım kalmış, yapılmayı bekleyen hizmetleri var. Bunların tamamlanamamasına her türlü mazeret uydurulabilir. Ama bu mazeretler kent insanının çalınmış yıllarını geri getirebilir mi? Bu kenti yıllardır yönetenler bu hizmetleri neden yerine getirmediler? Çöp toplamayı, çiçek-böcekle uğraşmayı, konser düzenlemeyi marifet sayanlara sormak lazım.

Peki tüm bunlardan kenti yönetenleri sorumlu tutarken, bu suçun yarısı da onları o koltuklara oturtanlarda değil midir? “Neye layıksanız öyle yönetilirsiniz” demiş büyükler. Layık olduklarımızı başa biz getirmiyor muyuz? O halde fazla ağlamaya sızlanmaya gerek yok mu diyeceğiz, yoksa aklımızı başımıza alıp bu kente gerçekten hizmet getirecek olanları mı seçeceğiz? 

Siyasetle yatıp, siyasetle kalktığımız bir dönem yaşıyoruz. 2023 yılı Mayıs ayında genel seçimleri yaptık. Şimdi de yerel seçimler önümüzde. Aday adaylığı süreciyle başlayan bu macerada adaylar yaklaşık bir aydır hummalı biçimde çalışıyor. Ayak basmadık yer, çalmadık kapı bırakmadılar. Seslerini duyurabilmek için daha çok sosyal medyaya yüklendiler. Arada bir de geleneksel medyada yer almaktan da çekinmediler.

Ancak, bu yerel seçimlerde acayip işler oluyor. CHP’de “değişim rüzgarı” ortalığı silip süpürdü. Birkaçı dışında başkan adayları değişti. Yeni yeni isimler ortaya çıktı. Bu operasyonu birileri yaptı ama kim yaptı bilinmiyor. Ana muhalefet partisi seçmeni şaşkın. O isimleri tanımadıkları gibi, gidip “tıpış tıpış” oy kullanmayı da içlerine sindiremiyorlar. Genel kanı, mecburen, mecburiyetten yine mührü “Altıok”a basacaklar deniliyor.

Genel Başkan Özgür Özel, İzmir’de partisinin adayı Cemil Tugay ile rakibi Hamza Dağ arasındaki farkın yüzde 5’lere kadar düştüğünü dillendirerek, kendi kitlesini harekete geçirmeye çalışıyor. AK Parti Cumhurbaşkanı’nın katıldığı İzmir Mitinginde beklediği kalabalığı bulamıyor. Bunu bazı AK Partililere sorduğunuzda ilginç cevaplar alıyorsunuz. Az sayıda kalabalığın CHP’yi rehavete sürükleyeceğinden bahsediliyor.

AK Partili bakanlar, son düzlükte adayları Hamza Dağ’a destek için İzmir’e adeta kamp kuruyorlar. Açılışlara katılıyor, Dağ’ın vaatlerinin üstüne vaatlerde bulunuyorlar. AK Parti bu kez dört bir koldan İzmir’i almaya çalışıyor. Allah’ı var Hamza Dağ da ayak basmadık yer bırakmayarak bunun hakkını veriyor. İktidar partisi ilçelerde sürpriz yapma peşinde. 15 ilçeyi almaktan bahsediyorlar. 

Ancak bazı ilçelerde iyi gitmeyen işler var. Örneğin, çok zorlanılan, 25 yıldır CHP’nin yönettiği Çiğli’de AK Parti adayının en görünür yerdeki posteri, iddiaya göre yine AK Parti teşkilatından birileri tarafından indirilip yerine reklam afişi asılıyor. Ve bu duruma kimse bir ses çıkaramıyor. İlçe yöneticileri çaresiz, il yöneticileri sessiz. Yani, her zaman CHP için söylenen “Kurdu içlerinde” söylemi, bu kez AK Parti için geçerli hale gelmiş. 

Kısacası, ilginç bir seçime doğru yol alıyoruz. Belediye şoförleri iş bırakıyor, metrolar arızalanıyor, işçiler “Maaş alamıyoruz” diyerek kapı önlerinde eylemler yapıyor. Şimdi bu gidişle umutlar hüsrana mı döner, sürprizlere gebe bir sandık sonucu mu gelir, kimse kestiremiyor. Sanki bazı gizli eller her şeyi dizayn ediyor. Allah sonunu hayır eylesin.