Sevimli Dostlarımız

“Hayvanlar sessiz dostlarımızdır, bize sevgi ve anlayış sunarlar.”

George Eliot

Hayvan sevgisi, insanın içinde barındırdığı sevgi, saygı, merhamet gibi duyguların yansımasının sadece insanlara değil, hayvanlara karşı da olmasıdır. Bu dünyada yalnız yaşamıyoruz. Doğayı, diğer canlılarla da paylaşıyoruz. Doğayı sanki her şey insanların hizmetine sunulmuşçasına hor kullanmak ve diğer canlılara saygısızca davranmak bencilliktir. 

Bana göre, bu tarz davranışlar biraz da insanın içindeki sevgi eksikliğinden ya da sevginin yeterince öğretilmemesinden kaynaklanır. Hayvanlara ve bitkilere karşı nezaketsiz davranan insan içindeki sevgi, saygı, merhamet gibi duygulardan yoksun insandır. Bu tarz insanların sayısı epey fazla olsa da doğaya karşı nazik davranan insanların sayısı da azımsanmayacak kadar fazladır. 

Son zamanlarda, modern dünyada yalnız yaşayan insanların sayısı epey fazlalaştı. Bu durum da evinde evcil hayvan besleyen insanların sayısını çoğalttı. Aslında onlara evcil hayvan demek de pek doğru olmaz. Onlar bizim yalnızlığımıza eşlik eden, evimize neşe getiren, bize karşılıksız sevgiyi öğreten sevimli, şirin ev arkadaşlarımızdır. 
Bu ev arkadaşı kimi zaman kedi, kimi zaman köpek, kimi zaman su kaplumbağası olur. Benim içine doğduğum evdeyse muhabbet kuşuydu. 
Muhabbet kuşlarını bu yüzden oldum olası severim. Çünkü çocukluğumdan beri, en alışkın olduğum sevimli dostlarım onlar oldu. O yüzden büyüyünce de muhabbet kuşu beslemeye başladım. Haliyle ondan öğrendiğim pek çok hayat dersi de oldu. 

Birincisi, mavinin bir tonu olan “bondi mavisini” ona isim koyarken öğrendim. Adını Avustralya’daki Bondi plajlarından alan bondi mavisi, evime gelen mavi tüylü güzel dostuma isim koymaya çalışırken internetten öğrendiğim bir renk türüydü. 

İkincisi, emek verilen her şeyin insana öyle ya da böyle geri döndüğünü onu elime alıştırmaya çalışırken ve ona her gün düzenli olarak kelime tekrarı yaparken öğrendim. Çünkü belli bir zaman sonra hem elime alıştı hem de konuşmayı öğrendi. 

Üçüncüsü, karşılıksız sevgiyi yine ondan öğrendim. Üstelik karşılıksız sevginin insana ne kadar iyi geldiğini ve insan ruhunu ne kadar güzel bir şekilde beslediğini de…

Dördüncüsü, muhabbet kuşlarının da bir müzik zevki olduğunu öğrendim. Çünkü dinlediğim bazı müziklere keyifle, o güzelim ötüşüyle eşlik etti ama bazılarına hiç tepki vermedi. 

Beşincisi, muhabbet kuşlarının sosyal bir varlık olduğunu ve sahibine karşı yakınlık beslediğini gözlemledim. Örneğin ben ne zaman eve gelsem ve onu kafesinden çıkarsam hemen elime gelir ya da omzuma atlar. 

Aslında bu liste bu şekilde uzar gider ama ben sizinle hissettiğim ve gözlemlediğim temel şeyleri paylaşmak istedim. Burada anlatmak istediğim temel nokta şu, eğer iyi bir gözlemciyseniz, hayvanlardan, bitkilerden, doğadan öğrenebileceğiniz çok şey var ve içinizdeki sevgiyi onlarla paylaşırsanız onlar da sizi karşılıksız bırakmayacaktır.