Yaz tatiline çıkmadan önce ruhumuz çoktan bavulunu topladı, güneş kremini sürdü, “Denize ilk ben girerim” iddiasını ortaya koydu. Geriye bir tek... Cüzdanlara bunu anlatmak kaldı.
Her yıl nisan ayı gelir, vücut mont giymekten usanır, kalp tişört giymeye heveslenir, zihinse "Artık yaz gelsin!" diye tempo tutar kalp ritmini artırmaya başlar. Yani daha çilekler bile tam olgunlaşmadan biz yaz tatiline hazırız, değil mi? Hem fiziksel olarak değil, ruhen! Zihnimde şezlonglar yerini almış, ayaklar denizde, elimde kitap... Cüzdanımsa köşede bir gariban gibi bana göz kırpıyor…
Yaz tatilini beklemek, düğün tarihini beklemek gibi bir şey: Hayal ettiğin şeyler asla planlandığı gibi gitmeyecek ama heyecanı da en az tatilin kendisi kadar keyifli.
Yaz gelmeden yazı yaşamak da bizim gibi tatil aşıklarının ruhuna işlemiş bir yetenek. Sabah duş alırken fon müziğimiz canım Sertab Erener’den “Sahildeyim”, akşam yemeği yerken YouTube’dan ‘Akdeniz Akşamları’nı açıyoruz. Kombiyi kapatınca o hafif serinliği “akşamüstü sahil serinliği” gibi hayal edip üstüne ince bir hırka alıyoruz. Yaşadığımız hayat: Zihin plajda, beden salondaki eski koltukta.
Ve elbette, balkonlar bu dönemde “ev tatili” konseptinin merkez üssü. Saksıda fesleğenle yapılan derin sohbetler, plastik tabakta karpuz-peynir ikilisi, ayakları leğene sokarak yaratılan “mini termal havuz deneyimi”… Hayal gücümüzü kullandıkça inanın rezervasyona bile gerek kalmıyor.
Google’da “Uygun tatil yerleri” diye aratıp, çıkan sonuçları görünce tatil planını “günübirlik ev hayali”ne çevirenlerden misin sen de? Merak etme, yalnız değilsin. Herkesin hayalinde bir Maldivler tatili var, ama gerçekler bizi minibüsle en yakın sahil kasabasına götürüyor. Biz İzmirliler biraz daha şanslıyız, önce İZBAN Cumaovası sonra ister Özdere ister Gümüldür. Olsun. Sonuçta önemli olan güneşin hangi ülkede değdiği değil, kime değdiği. Biz güneşi ruhumuzda taşıyanlardanız.
Ama yine de o yaz tatili fikri, o bavul hazırlama heyecanı, o ilk deniz kokusu... Hepsi buna değer. Kulağımızda “Yaz geldi her gece kulüpte” sözleri cıstak cıstak çalarken, gönlümüz hep o deniz kenarındaki ilk günün sabahında.
Buraya yazayım da manifest olsun: Ben bu yaz bronzlaşmak, kendimle uzlaşmak, yer yer yozlaşmak ve uzaklaşmak istiyorum… Ayrıca daha havalar çok ısınmamışken Büyükada’da nostaljik bir tatil yapmak sonra da hiç gitmediğim bir tatil beldesinde biraz kafa dinlemek yeni yerler keşfetmek istiyorum. Sonra bu yaz yeni hobiler edinecek, veremediğim fazla kilolarımı bir bir verecek, üzerimdeki kara toprakları pıtır pıtır atacak ve kendime yeni bir ben ve yeni bir neden bulacağım. Oh be, yazarken bile içim açıldı. Haydi, sizler de alın kağıdı ve kalemi elinize kendinize hayal ettiğiniz bir yaz yazın… İnanıyorum, hayaller gerçek olacak. Zeki Müren de bir gün bizi görecek. Sevgiler, saygılar…