Bugünlerde doğal taş bilekler epey ilgimi çekmeye başladı. Sadece bileklik değil, doğal taştan yapılan her türlü aksesuar (kolye, küpe, yüzük vs.) ilgi alanıma giriyor. Hoş ve şık durduğunu düşünüyorum. Hâl böyle olunca, kendimi bu tarz ürünleri satan bir dükkânın önünde buldum. Nedendir bilmem, hazine bulmuş kadar da sevindim. Rengârenk aksesuarların ışıltısından gözümü alamadım ve gezinmeye başladım. Her bir taşın yanında faydalarını açıklayan küçük notlar olduğunu fark edince de hepsini tek tek okumaya başladım. Aslında taşların faydaları değil, şık görüntüsü ilgimi çekiyordu ama yanındaki notları da okumadan geçemiyordum. Hangi taş neye iyi gelir, benim hangisine ihtiyacım var acaba diye düşünürken rodonit taşının önüne gelince durdum. “Vücudun duygusal olarak güçlenmesini destekler” yazıyordu. Pembemsi bir rengi olan bu taştan yapılmış bilekliği elime alarak kasaya doğru yönelmeye başladım. Kasanın yanına geldiğimdeyse pembe kuvars başlığı altındaki taş da ilgimi çekmeye başladı. Onun da yanındaki notta “ bulunduğu ortamda sevgi enerjisini yayar” yazıyordu. Birkaç dakika sonra pembe kuvarstan yapılmış bir kolyeyi mercek altında aldım ve onu da elime alarak kasaya doğru ilerledim. 

‘MUTLULUKTUR’

Eve geldiğimde hem kolye, hem bilekliğimi iyice evirip çevirdim ve hangi kıyafetimle kombin yapacağımı düşünmeye başladım. Derken mevsimlik pembe birkaç kıyafetim gözüme çarptı ve aksesuarlarımı onların yakınına koydum.  Bu nasıl bir tesadüf ki taşların her ikisi de pembeydi ve sevgiyle ilgiliydi. 
Sevgi… bir nesneye duyulan ilgi, şefkat, bağlılık ve samimiyet duygusu... Hepimizin almayı istediği ama vermekte zaman zaman zorlandığı duygu… Hâlbuki zorlanmamamız, aksine kolayca vermemiz gerekirdi çünkü taşı bile yosunun sardığı bu dünyada temel ihtiyaçlarımızdan sonra en çok ihtiyaç hissettiğimiz duyguydu sevgi… Hani şu gergin ortamları yumuşatan, yüzümüzde gülümseye sebep olan, kalbimizi ısıtan… Sevginin faydaları saymakla biter miydi ki? Bu dünya onun yüzü suyu hürmetine dönmüyor muydu?

Peki ya aynayı kendimize çevirdiğimizde ne oluyordu? Sevgiyi kendimize verebiliyor muyduk? Kısacası kendimizi sevebiliyor muyduk?

Öz sevgi, yani kişinin kendisine olan sevgisi, hayatımızı devam ettirebilmemiz için yegâne ihtiyaç olan sevgi türü. Çünkü ancak öz sevgiye sahip olan insan kendisine zarar verecek davranışlardan uzaklaşır ve fayda sağlayacak olan tutumlara yönelir. Öz sevgi, diğer canlıları da sevebilmemiz için gereklidir. Çünkü “kendisini sevemeyen insan, başkasını da sevemez.” 

Sevgi = mutluluktur. Aksi düşünülemez. Çünkü insanın kendisini en çok mutlu hissettiği an, sevdiği ve sevildiği andır. O yüzden eğer mutlu olmak istiyorsak önce öz sevgimize ulaşabilmeli,  sonra da bu sevgiyi diğer canlılara vermeyi bilmeliyiz. Taşların faydası olur mu olmaz mı bilemem ama bir şeylerin bize sevgiyi hatırlatması gerektiği de bir gerçek…