Zaman ne çabuk geçiyor değil mi? 31 Mart Yerel Seçimleri’nin üzerinden 1 yıl geçmiş de birbirimize “Ne çabuk geçti” diye seslenip hayıflanıyoruz. İnsan ömründe zaman nedir ki? Ha deyince seneler bitip gidiyor. Kurumlar için deöyle. Hizmet yaptığınız sürece varsınız ve sizden övgü ile söz edilir. Ama ya, “Ağustos böceği” misali gününüzü gün etmişseniz, vay halinize.
İzmir’e şöyle bakıyorum da, inanın çok çok kayda değer bir olay göremiyorum. Malum kentin büyükşehir başta olmak üzere 29 belediyesi CHP’li yöneticiler tarafından idare ediliyor. Yani İzmir’de iktidar CHP’de. Bu belediyeler 365 günde ne yaptı diyerek hafızamda geriye doğru bir hatırlama yapıyorum. Kimse kusura bakmasın, inanın ele avuca gelen bir şey yok.
Şimdi diyeceksiniz ki, belediyelerin asli görevleri var. Çöp toplamak, suyu temin etmek, kanalizasyonu bertaraf etmek gibi. Evet bunları yapmakla mükellefler. Yapmazlarsa zaten görevi ihmal sayılıyor. Peki bundan ötesi ne derseniz. İşte orada büyük işler yapılması gerektiği akıllara geliyor.
Maksadım kimseyi suçlamak değil. Belediye başkanlarınınkelle koltukta zor görevler yaptıklarına ve her olur olmaz şeyde eleştirilerin hedefine konularak yıpratılmalarına karşıyım. Ama hiç de eleştirilmemeleri doğru değil. Eleştiri yapıcı da olur, yanlışları gösterici de. Yeter ki hakaret içermesin. “Medya beni eleştiriyor, dur bir bakalım ne hatamız var” diyen başkan bugüne kadar görmedim. Belki de danışmanlar tarafından yanlış yönlendiriliyorlar diyeceğim ama o danışmanların hepsi, bir zamanlar gazetelerde çalışan meslektaşlarımız değil miydi?
Peki İzmir’de rutin hizmetler dışında kendin geleceğini etkileyecek projeler var mı? Veya en azından başlama emareleri görüldü mü? Ne gezer. Mesela, İzmir’in bir tek modern çöp bertaraf tesisi hala yok. Harmandalı patlamak üzere. Patlarsa vay yöneticilerin haline. Zira oraya çöp dökmek yasaklandı ama kim izin veriyorsa artık.
Körfezde balıklar öldü. Ah ettik vah ettik, Bilim Kurulu oluşturduk. Körfez’e çamur çıkarma gemileri gönderdik. Ne oldu? Koca bir hiç. 2 ay sonra yaz geliyor. Havalar ısınır ısınmaz, Melez’den kokular yine yükselecek. “Koku bitti, kurtulduk” açıklamaları yapanlar bu duruma ne diyecek çok merak ediyorum. Meles Deltası’nın bulunduğu alan bir bataklığa dönüşmüş durumda, bakan yok. Çiğli Arıtma Tesisleri’nde 4.Faz’ın inşaatı başladı ama ne zaman biter de faaliyete geçer Allah bilir.
Tunç Soyer döneminde iş alemi desteği ile başlatılan kentsel dönüşüme de fayda olacak konutlar iskelet halinde öylece duruyor. Başkan Cemil Tugay, yeni bir konut projesi başlattı ki, ilk etap 3 bin konuta bir ayda 60 bin kişi başvurmuş. Dilerim bu proje de akamete uğramaz. Yine Büyükşehir’in sorumluluğundaki asfaltlama işi için İZBETON’un gücünü aşıyor gibi geliyor bana. Zira bu şirket son 5 yılda asli görevinden konut işine karıştırılmamış olsaydı, şimdi bizler kaymak gibi yollarda seyahat ederdik.
Son 10 yılda kentin göbeğinden mantar gibi göğe yükselen gökdelenler için tedbir alınıyor mu bilmiyorum. Altyapıları ve araç sayısının artmasıyla giderek artan yol ve otopark sorunu korkarım içinden çıkılmaz bir hal alacak. Yakında kentin içine araçla giriş yasağı gelirse sakın şaşırmayın. Ve Büyükşehir’i ilgilendiren değineceğim son konu Körfez Taksi’ler. Başkan Tugay, gazetemizi ziyaretinde “Yapımları sürüyor, bir aya kalmaz başlarız” dediği deniz taksilerden şu ana kadar ses yok. Merakımı mazur görün.
Biraz da metropol belediyelerden bahsedelim derim. Konak’tan, Karşıyaka’ya, Bornova’dan Buca’ya, Narlıdere, Bayraklı, Karabağlar, Gaziemir, Çiğlisine kadar bütün belediyeler borç içinde yüzüyor. Ve bu yüzden en ufak hizmeti bile Büyükşehir desteği ile yapabiliyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Hele taşra ilçelere baktığımızda onların durumları daha da vahim. Hala önceki dönemden gelen borçları ödeyemeyen başkanlar var. Üstüne “silkeleme operasyonu” ile SGK borçları ve İller Bankası kesenekleri de düşünülürse. Alın size eli kolu bağlı belediyeler.
Bunların arasında iki istisna var ki, biri AK Partili Menemen, diğeri de MHP’li Aliağa belediyeleri. Onlardan pek ses çıkmıyor. Menemen gayrimenkul satıp işini yürütüyor, Aliağa sanayi zengin vasfıyla gemi söküm tesisleri bile alıyor.
Ne diyelim, herkese kolay gelsin…