İzmir, birbirinden farklı alanlarda taşıdığı potansiyeli ile dünyanın en şanslı şehirlerinden biri. Tarım, turizm, sanayi, kültür, doğa, tarih gibi birçok farklı alanda isminden söz ettirebilen bir şehir olmanın avantajları kadar dezavantajları da bulunuyor maalesef.

Türkiye’de birçok büyükşehir isminin yanında en iddialı olduğu ya da tanındığı, birer markaya dönüşen özelliği ile anılırken İzmir için aynı şeyi söylemek çok da mümkün olmuyor. 

Gaziantep-gastronomi, Adana-gastronomi, Antalya-turizm eşleştirilmesinin İzmir özelinde bir karşılığı hemen hemen yok gibi. Kentin paydaşları ve turizmine, marka değerine katkı sunan her kurum ve kuruluşun bu alanda gösterdiği gayretler çok kıymetli.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentin gelecek vizyonuna katkı sunan plan ve projelerinde İzmir’in tarihi ve doğası üzerine yoğunlaşması oldukça önemli.

Klişeleşmiş, hemen herkesin ezbere ifade ettiği popüler isimler yerine İzmir’i günün koşullarında, evrensel bir değerle temsil edecek yeni ama aslında çok köklü semboller üzerinden bir turizm stratejisi oluşturmak bugün hemen olmasa bile gelecekte İzmir’in dünya kentleri arasında farklı bir noktaya getirecektir.

Geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Doğa Derneği tarafından İzmir’de düzenlenen 20. Türkiye Kuş Konferansı’nı da bu açıdan değerlendirmek gerekiyor.

KUŞ KONFERANSI

UNESCO Dünya Doğa Mirası adayı Gediz Deltası’nda düzenlenen etkinliğin ilk gününde sulak alanlar, kuş koruma ve araştırma çalışmaları, önemli kuş alanları, göç yolları ve yırtıcı kuşlar gibi konularda oturumlar gerçekleştirildi. 

İkinci gün Gediz Deltası’nın önemini yerinde deneyimlemek ve deltadaki kuşları sahada izlemek için Gediz Deltası turu yapıldı.

Spesifik bir alanda düzenlenen bu etkinliğin dünyanın en önemli organizasyonu ya da dünya tarihini kökten değiştirecek bir hamle olmadığı kesin. Ancak hatırlanması gereken en önemli şeyin dünyanın gelecekte nereye gideceği konusunda birçok kişinin uzlaştığı trendler olduğu kesin.

Sürdürülebilirlik, çevre, iklim krizi, su sorunu, doğa, sorumlu turist kavramının yüksek sesle tartışıldığı şu günlerde beş yıldızlı, devasa otel alanlarına sıkışan ve 5 öğün yemek yiyerek tatil yapan turizm sistemi daha yüksek sesle eleştiriliyor ve terk ediliyor.

Seyahati sırasında çevreye önem veren, yerel dokuyu deneyimlemek isteyen, para harcayan, kaynakları verimli kullanan, toplu taşıma ya da yerel ulaşım ağlarını kullanarak sosyal yaşama dahil olan, esnaftan alışveriş yapan bireysel turist kitlesi destinasyonların en çok talep ettiği turist kitlesine dönüştü.

Flamingo dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’una yaşam alanı sunan İzmir’in Gediz Deltası aynı zamanda Türkiye’de kaydedilen yaklaşık 500 kuş türünden 300’ünün de yaşam alanı. Sadece bu bilgiyle bile dünyada bir markayı sıfırdan inşa edebilmek mümkünken Gediz Deltası’nın gelecek nesillere ulaşabilmesi için elimizden gelenin fazlasını yapmamız gerekiyor.