Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından hazırlanan 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye, 180 ülke arasında 158. sırada yer alıyor. Bir önceki yıla göre 7 basamaklık bir iyileşme olsa da Türkiye’nin medya özgürlüğü durumu hâlâ ‘çok vahim’ kategorisinde konumlanıyor.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’un 2023 Dünyada Özgürlükler Raporu’na göre, Türkiye 100 üzerinden 32 puanlık performansı ile ‘özgür olmayan ülkeler’ kategorisinde yer alıyor. Ülkemiz son 10 yılda özgürlük puanı en fazla düşen ülkeler arasında beşinci sırada;bir hayli iddialı konumda.

İfade özgürlüğü konusunda bu kadar kırık notla Bangladeş, Uganda, Kenya gibi ülkelerin dahi gerisinde kalan Türkiye’de gerek basın aracılığıyla gerekse sosyal medyadan düşüncelerini ifade eden, eleştirel bakış açısıyla birkaç cümleyi bir araya getiren birçok kişi çeşitli soruşturmalar ve yargı süreçleri ile karşı karşıya geliyor.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) verilerine göre 13 Şubat 2025 tarihi itibariyle cezaevlerinde 19 gazeteci ve medya çalışanının bulunduğu tespiti de bir kenarda dursun. Bir dönem 100’lerle ifade edilen tutuklu gazetecilerin sayısının azalma eğiliminde görünmesine rağmen bu rakamlar maalesef içimizi rahatlatmaya, fikir ve düşünce özgürlüğü önündeki engellerin kalktığını göstermiyor.

2024 yılında 400’den fazla gazetecinin yargılandığı, birçok gazeteci hakkında soruşturmaların açıldığı ülkemizde oldukça zor koşullarda görev yapmaya çalışan gazeteciler her an gözaltına alınmak, mesleki çalışmaları sebebiyle adliye koridorlarında kendilerini ifade etmeye çalışmak gibi en temel düzeyde kaygılarla mücadele ediyor.

Kaçma riski-ihtimali bulunmayan birçok gazetecinin sabaha karşı evlerine yapılan baskınlarla gözaltına alınması, haklarında iddianame bile bulunmadan ev hapsi, yurt dışı çıkış yasağı gibi adli kontrol hükümleriyle karşılaşmaları ‘En azından cezaevinde değiliz’ ferahlığı yaratıyor.

GAZETECİLİK KARAKOLA DÜŞTÜ

Önceki gün gerçekleşen son gözaltı dalgasında gözaltına alınan 52 kişinin arasında benim de yakından tanıdığım, sivil toplum alanında başarılı işlere imza atan, Ankara merkezli çok sayıda araştırma ve özel haber ile Türkiye gündeminde adından söz ettiren gazeteci Yıldız Tar da yer alıyor. Kaos GL Genel Yayın Yönetmeni olan Yıldız Tar’la en son geçen yıl Ankara’da sivil topluma yönelik bir habercilik atölyesinde bir araya gelmiştik.

Ankara’daki birçok gazetecinin gözaltı süreçleri nedeniyle karakollardaki polislerle neredeyse arkadaş olduğunu, gazetecilik pratiklerinin ayrılmaz bir parçası olarak karakola imza atmak ya da karakola görünmek gibi maddeleri hayatlarına dahil ettiklerinden söz etmişti.

Haber ve düşünceye yönelik gözaltıların belki de çok konuşulmayan bir başka sonucundan da söz etmişti. İmaj incelemesi gibi süreçlerle birçok gazetecinin bilgisayarı, cep telefonu gibi teknolojik araçları emniyet müdürlüklerinde yıllar boyu zorunlu misafir oluyor.

Asgari ücretin bir tık üzerinde maaş alan gazetecilerin haber yapmak için kullandıkları teknolojik araçları yıllar boyu ‘inceleme’ sebebiyle adli emanette tutuluyor. Bazı gazetecilerin iş bilgisayarları 2-3 yıldan uzun süredir adli emanette. Bu ekipmanların ne zaman iade edileceği de belirsiz. 

Yargının ve hukuki süreçlerin ülkemizde ne kadar uzun sürdüğü, insanların adalet konusundaki bekleyişinin ne kadar iç acıtıcı olduğu zaman zaman ‘Yargı reformu paketi’ ile yaraya merhem olmaya çalışan AK Parti Hükümeti’nin de farkında olduğu bir durum. Son günlerde Bülent Arınç başta olmak üzere bir dönem AK Parti’nin en önemli isimlerinin ifade özgürlüğü konusundaki cılız sesleri de görmezden gelinmeye devam ediyor. 

Eleştiriden bu kadar korkmak, yazıya, söze, kendini ifade etmeye çalışmaya öcü gözüyle bakmanın toplumsal kutuplaşma dışında kimseye faydası yok. Balkanlar’dan gelen soğuk hava dalgası İstanbul’dan önce Silivri’ye uğruyor. 

Silivri’de tutuklu bulunanlar arasında muhalif bir siyasi partinin genel başkanından şarkıcılara, hakkındaki suçlamalar ile ilgili iddianame dahi bulunmayan belediye başkanlarından sinema sektöründe iş yapan menajerlere kadar birbirinden çok farklı isimler olan biteni anlamaya çalışıyor, tıpkı bizler gibi.