Bu sorunun cevabı kesinlikle “evet “olur.
Emekliler AK Parti adaylarına sahada oldukça zor anlar yaşatıyor. Çünkü iktidar partisine destek veren emeklilerin sayısı küçümsenmeyecek kadar fazla. Cumhurbaşkanı bunun farkında. Gerçi genel seçimlerinde de farkındaydı ağzına bir parmak bal sürülen emekli desteğini verdi. Gerçi kazın ayağının öyle olmadığını genel seçimlerin ardından gördü ama geç kaldı.
Erdoğan Kütahya’da yaptığı açıklama da "En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı yeterli değil. Devlet ve millet olarak daha fazla çalışacak, ortaya çıkan kazançtan da emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz” diyerek emeklileri yeni hayal dünyasına sürüklemiş. Emekli maaşıyla ilgili düzenleme seçim sonrasına bırakılırsa, emekliler bunun hesabını sandıkta sorabilir.

SAMİMİ DEĞİLSİNİZ

Yerel seçim tarihi yaklaştıkça adayların seçmenlere şirin görünme yarışı  hız kazandı. Kimi döner tezgahının başına geçip döner kesiyor. Kimisi lokanta da aşçı olup yemek dağıtıyor. Hele bir de yaşlıların ellerini öpüp sarılmaları, bebekleri kucaklayıp sevmeleri yok mu beni benden alıyor. Gevrek fırınındaki hallerine gül gül bayılıyorum.
Adaylar seçim, vatandaş geçim derdinde. Kimisinin döner yiyecek parası yok, kimisinin lokantaya oturacak ekonomik durumu müsait değil. Emekliler hayatta kalmak için şapkadan tavşan çıkarıyor, anneler babaların bebeklerine mama, süt alacak durumu yok.
Şimdi 8 Mart geliyor, ülkemizde kadın cinayetlerinin önüne bir türlü geçilemezken atılacak nutuklara bakın. 8 Mart’ta erkek siyasetçi ya da bürokratların eşlerini çıkarıp konuşma yaptırmaları hiç samimi gelmiyor.
31 Mart’taki yerel seçimlere doğru giderken benim net şekilde dikkatimi çeken hususlardan biri de siyasilerin bol keseden dağıttığı vaatleri oldu. Bu eleştirimi siyasi parti ayırt etmeksizin yapıyorum. Siyasetçiler elbette bir fizibilite yaparak, şehrin sorunlarını ve ihtiyaçlarını göz önünde tutarak vaatlerini sıralıyorlardır ancak; bu kadar çok vaadin olduğu bir ortamda direkt olarak vatandaşların arzularından, isteklerinden yola çıkarak bir politika gütmek daha doğru bence. Belediye başkan adaylarının oy kaygısı ile ütopik veya tutamayacağı vaatler vermesi rahatsız edici bir durum. Bu durum, birçok toplumda seçmenin rahatsız olabileceği bir şey olarak kabul edilir. Fakat bizim ülkemizde ise siyasilerin vaatlerini hiç düşünmeden, sırf onların ağzından döküldü diye körü körüne savunanlar var. Yani, kraldan çok kralcılar var. Halk asıl isteğini asıl sorununu dile getirmekten çekinmeye devam ederse siyasiler de en temel projelere çözüm sunma ya da hayali vaatler ile oy toplama mantığı ile hareket ederse olan yine vatandaşa olur. Halka olur.

BİR HİÇSİNİZ!

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?” “Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş: “Sen kimsin?”

“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.
“Herhalde vali olurum”
“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir”
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam, ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: “Hiçlik makamı” ında!”