Önümüzdeki 31 Mart’taki yerel seçimler öncesi siyaset toz duman. Sandığın kurulmasına artık 1 ay gibi bir süre kaldı. Adaylar bir o yana, bir bu yana koşuşturup duruyor. Yaşamda her şey sanki onların bu çabalarının gölgesinde kalmış gibi görünüyor. Bazı şeyleri gözden kaçırıyor gibiyiz sanki.

Mesela, 5 yıl yönettiği İzmir’de, başlattığı onca projeye rağmen, sadece ve sadece kurultayda Özgür Özel’i değil de çoğunluğun yaptığı gibi Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyince, tekrar aday gösterilmeyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in Narlıdere Metrosu açılışında sarfettiği sözler öyle kolay yenilir yutulur cinsten değildi.

Tunç Başkan, yaptıklarını anlattıktan sonra, “Elbette bu kadar emeğe partinizden ve yoldaşlarınızdan bir takdir beklersiniz” diyerek, “İzmir CHP il kongresinde kapalı oylamada 522 delegenin 508’inin oyuyla en yüksek örgüt desteğini alana, başarılarıyla uluslararası alanda en yüksek makama getirilene, anketlerde birinci çıkana, bu kadar çabaya, devrim niteliğindeki onlarca esere bir teşekkürü çok görenlere buradan sitem ediyorum. Canları sağ olsun” sözlerini sarfetti. “Ben sizlere hakkımı helal ediyorum, siz de hakkınızı helal edin kardeşlerim! İzmir ile gurur duyuyorum! Unutmasınlar! Ben uzun mesafe koşucusuyum... Bu ülkede demokrasinin neferi olmayı sürdüreceğim. Bir nefer olarak birlikte başlattığımız tüm projelerin de takipçisi olacağım. Şunu çok iyi bilsinler! Bugüne kadarki hattımız İzmir Büyükşehir Belediyesiydi. Bundan sonra sathımız, tüm vatandır” ifadeleriyle de kanaatimce hem iktidara hem de partisine adeta meydan okudu.

Tunç Başkanı sevenler kadar elbette sevmeyenler vardır. Ancak 10 yıl Seferihisar’da, 5 yıl da İzmir’de başkanlık yapan bir siyasetçiye böyle bir muamele CHP gibi Cumhuriyetle yaşıt, sosyal demokrasiyi savunan köklü bir partiye yakışmadığını düşünüyorum. Bu benim görüşüm.  

KÖYİÇİ'NDE HALK KAZANDI

Siyasette bunlar yaşanırken, Çiğli’de 4 bin kişinin yaşadığı bir mahallenin kaderi direkten döndü. Köyiçi Mahallesi’nde belediyenin uyguladığı kentsel dönüşüm planları, geri çekilmek zorunda kalındı. İster buna, “seçim yatırımı” deyin ister başka bir şey. Ben buna Köyiçi halkının yapılan haksızlıklara karşı dik duruşunun neticesi diyorum.

Aslında bu film, bir önceki Başkan Hasan Aslan döneminde vizyona konulmuştu. Kentin en verimli arazilerini bulunduğu alanda öyle planlar yapıldı ki Köyiçili’ler isyan etti. O tepkiler üzerine, Hasan Aslan yönetimi de geri adım attı. 

Çiğli’de Hasan Aslan devri sona ererken, bu kez koltukta Utku Gümrükçü vardı. Utku Başkan da Köyiçi’ni imar ederek bu sorunu bitirmek istedi. Planlar yapıldı meclise geldi. Hatta, hemen hemen hiçbir konuda uzlaşamayan AK Parti-CHP Köyiçi planlarında nedense birden uzlaşıverdi. Başkan Utku Gümrükçü bundan çok memnun olurken, memnun olmayanlar Köyiçi halkıydı.

Kendi ifadelerine göre; ev ve arazileri yok pahasına ellerinden alınmak istenen Köyiçi halkı sesini basın açıklamaları ve belediye önündeki eylemlerle duyurmaya çalıştı. İtiraz dilekçeleri yağmur gibi yağdı. O günlerde yanlarında Ege Telgraf vardı. Yaptığımız haberlerde idarenin görüşlerini de halkın feryadını da tarafsız biçimde kamuoyuna duyurduk. 

İyi ki duyurmuşuz. O planlar, mahalle halkının itirazları dikkate alınarak iptal edildi. Biz şimdi görevimizi yapmanın huzuru içerisindeyiz. Elde edilen sonuç, halka rağmen bir şeyin yapılamayacağıdır. 

Bunu anlatmamın sebebi, seçim hengamesi içerisinde unutulmaması isteği. Köyiçi halkının zaferi kutlu olsun! Emeği geçenleri alkışlarken, yangından mal kaçırmaya çalışanlara teessüf ediyorum.