Bazen bu devleti yönetenlerin işine akıl sır ermiyor doğrusu. Kim ağzını açsa “liyakat...

Bazen bu devleti yönetenlerin işine akıl sır ermiyor doğrusu. Kim ağzını açsa “liyakat”tan bahsediyor ama, maalesef o hassasiyeti bir türlü göremiyoruz. Hatta bazen öyle oluyor ki, ağzımız bir karış açık kalıyor. Adı: Osman Tatar. İzmir’de birçok kişi bu ismi duyduğunda anımsar. Kentin en önemli kurumlarından olan Çevre İl Müdürlüğü’nde il müdürü olarak görev yaptı. Ziraat Yüksek Mühendisi olan Osman Tatar, su ürünleri alanında etkili bir isim. 2004-2010 yılları arasında Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürü iken, devletin bir bürokratı olarak önemli görevler ifa etti. Şimdi emekli. Bu görevi sırasında, basın mensuplarıyla kurduğu güçlü diyaloglar sayesinde birçok konuda kamuoyunun aydınlatılmasında emekleri geçti. Bana sorarsanız Osman Tatar İzmir’in “Efsane Çevre İl Müdürü”dür. Konulara duyarlı, iletişime açık, samimi tabiyatıyla, klasik somurtkan devlet bürokratlarına hiç benzemezdi. Kendisiyle birçok kez kentimizin çevre ve su sorunlarını, şehircilik meselelerini konuşmuş, haber haline getirerek çözümü yolunda adımlar atmışızdır. Sizi temin ederim, Osman Tatar gibi bir bürokrata az rastlanır. 40 yıllık gazetecilik hayatımda İzmir Çukuru’nda muhatap olduğum bürokratlar arasında parmakla gösterilir olanlardandır. Şimdi bu hak edilen övgülere bakılarak “yalakalık” yaptığımı zannedenler olabilir. İnanın o düşündüğünüzden değil. Kendisi zaten 7 yıldan bu yana emekli. Ama ben bunları, son zamanlarda medya mensupları olarak hasretini çektiğimiz bürokrat tipini anlatabilmek için dile getiriyorum. Buradan nereye geleceğim. Osman Tatar, yan gelip yatıp emekliliğinin tadını çıkaracağı yerde, yine çalışmayı tercih eden bir isim. Uzmanı olduğu “çevre” ve “su ürünleri” konularında “bilirkişi” olarak hizmet etmek için çaba sarf ediyor. Gel gelelim bugünlerde öyle bir engelle karşılaşmış ki akıl sır erdirmek ne mümkün. Kendisi, bilirkişi olabilmek için İzmir Bilirkişilik Bölge Kurulu’na başvuruyor, ama o da ne. Devlette 35 yıl görev yapmış, il müdürlüğü, bakanlık müşavirliğinde bulunmuş bir bürokrat olarak “yeterli” görülmüyor. Bu durum kendisine gönderilen resmi belgede var. “Nasıl olur?” demeyin. Oluyor işte. O da kaleme kağıda sarılıp durumu CİMER aracılığı ile Sayın Cumhurbaşkanı’na yazmış. Ve şimdilerde oradan gelecek cevabı bekliyor. Hasılı kelam sevgili okurlarım. Maalesef Türkiye’de işler böyle yürüyor. Sen kalk 35 yıl devlette görev yap. Çıkabileceğin en yüksek makamlara kadar çık. Emekli olmana rağmen, “Boş oturmak istemiyorum. Yararlı olmalıyım” de, elini taşın altına koymak iste, birileri çıksın, “Olmaz” desin. Şimdi burada yılların tecrübesine mi yanarsınız, Osman Tatar’ın yerine getirilebilecek kişinin alacağı kararlarla adaleti nasıl yönlendireceğine mi? Pes doğrusu! Sayın Osman Tatar ile görüşürken, hem şöyle düşündüm, hem de bu düşüncemi kendisine de söyledim. Dedim ki; Osman Bey, şimdi sizi bilirkişi yapsalar, her şeye evet demezsiniz. Kimseyi töhmet altında bırakmak istemem ama doğru olmayan bir şeyin altına imzanızı atmazsınız. O zaman birilerinin işine yaramaz, hatta “taş koymuş”, “tekere çomak sokmuş” olursunuz. O yüzden sizi istemezler. Boş verin siz emekliliğin tadını çıkarın. Kendisi benim tavsiyeme uyar mı, uymaz mı bilemem ama, bu ülkede liyakatli isimler, böyle makamlara getirilmez, memleketin yetişmiş beyinleri bir kenara atılacak olursa, biz daha çok kurtulmayı bekleriz. Evet bu ülkede çok güzel işler de yapılıyor. Bunu inkar etmek ne mümkün. Ama bu anlattıklarımı da bir kenara yazmak da boynumuzun borcu olmalı.