Son elli yılın en kurak ikinci yılı geride kalırken, 4 milyon 400 bin nüfusu ile Türkiye’nin 3’üncü büyük kenti İzmir’in içme suyu kaynakları, artan nüfusa yetişmekte zorlanıyor. İstanbul-İzmir Otoyo...

Son elli yılın en kurak ikinci yılı geride kalırken, 4 milyon 400 bin nüfusu ile Türkiye’nin 3’üncü büyük kenti İzmir’in içme suyu kaynakları, artan nüfusa yetişmekte zorlanıyor. İstanbul-İzmir Otoyolu’nun hizmete girmesi ile yüksek gelir grubuna sahip göçün hızlandığı kente içme suyu sağlayan barajların seviyelerinde korkutucu bir gerileme yaşanıyor. An itibarıyla kullanılabilir kalitede dört buçuk aylık suyu kalan barajlara, hızla yenilerinin eklenmesi gerekiyor. Nüfusu hızla artan Güzelbahçe, Seferihisar, Urla, Çeşme ve Karaburun ilçelerinin konuşlandığı yarımada ise su kaynaklarının en yetersiz olduğu bölgelerin başında geliyor. Bugün itibarıyla 200 bin kişilik kayıtlı nüfusun yaşadığı yarımada ilçelerinde, pandemi ve 30 Ekim depremi sonrasında ikâmet eden nüfus en az iki katına ulaşmış durumda. Yaz aylarında ise bir buçuk milyonun üzerinde insana içme suyu tedarik edilmesi zorunluluğu ortaya çıkıyor. YARIMADANIN KURTULUŞU: ÇAMLI 2030 yılına kadar yerleşik nüfusu 300 bini aşması beklenen, kent merkezinden ve su kaynaklarından uzaktaki yarımada ilçelerinin su ihtiyacı, büyük oranda derin yeraltı su kuyularından karşılanıyor. Güzelbahçe sınırlarındaki Çamlı Deresi’nde yapılması planlanan Çamlı Barajı, bu noktada kritik önem taşıyor. Güzelbahçe, Seferihisar, Urla ve Çeşme ilçelerinin nitelikli içme ve sulama suyu ihtiyacını karşılaması planlanan barajın yapımı 25 yıldır adeta yılan hikâyesine dönmüş durumda. Barajın öyküsünde dikkati çeken ilginçlikler dizisi yaşanıyor. Devlet Su İşleri (DSİ) 2’inci Bölge Müdürlüğü, 2002 yılına kadar barajın bir önce yapılması görüşünü savunuyor. Hatta İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne “Baraj yapma yetkisi ilgili kanuna göre Büyükşehir’de. Bir an önce harekete geçin” diyen DSİ, 2007 yılından itibaren tam aksi yönde görüş belirtiyor ve baraja ihtiyaç olmadığını savunmaya başlıyor. Bu beş yıllık zaman diliminde, Menderes ilçesine bağlı Efemçukuru Köyü’nde Tüprag Madencilik tarafından işletilen ve Çamlı Barajı’nın uzun mesafe koruma havzasında yer alan altın madeninin devreye alınması tesadüf mü bilinmez ama DSİ’nin görüşlerindeki yüz seksen derece farklılık dikkati çekiyor… KİMDİR BU TÜPRAG? Pekâlâ kimdir bu Tüprag? Kanadalı madencilik devi Eldorado Gold Corporation‘ın Türkiye’de yüzde yüz sermaye ile kurduğu Tüprag Metal Madencilik San. ve Tic. A.Ş., İzmir Efemçukuru’nda ve Uşak’ın Eşme ilçesinde bulunan Kışladağ Altın Madenleri’ni işletiyor. Çamlı Barajı havzasında yer alan Efemçukuru Altın Madeni’nin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci 2005 yılında tamamlanırken, 2006 ve 2007 yıllarında fizibilite ve araştırma sondaj çalışmaları gerçekleştirildi. Temel mühendislik, kamulaştırma  ve inşaat izinlerinin alınmasını takiben 2009 yılında araştırma sondajları başlayan altın madeni, 2011 yılında faaliyete başladı. Madenin devreye alınması ile birlikte merkezi yönetimin tüm unsurlarında “Çamlı Barajı’na gerek olmadığı” görüşü öne çıkmaya başlıyor. İZSU NE DİYOR? Buna karşılık İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZSU Genel Müdürlüğü, 2050 yılına göre hazırlanan “İzmir İçmesuyu Master Planı” çalışmaları sonucunda Yarımada Bölgesi’nin artan içme ve kullanma suyu gereksinimini karşılayacak yeni bir rezervin mutlaka devreye alınması gerektiğini savunuyor. Son yıllarda iklim koşullarında yaşanan değişim, artan kuraklık ve bozulmaya başlayan yeraltı suyu kaliteleri ve pandemi döneminde artan suj tüketimi dikkate alındığında, ihtiyacın bölgesel yüzey suyu kaynaklarından karşılanması gerekliliği öne çıkıyor. DSİ’nin 2017 yılında TBMM’de verilen bir soru önergesine cevabı ise, “Çamlı Barajı’nın 2040 yılına kadar unutun” anlamını taşıyor. Gördes Barajı’nın ilavesi ile İzmir’in 2050 yılına kadar içme ve kullanma suyunun karşılanmış olacağı iddia edilen cevapta, bu nedenle Çamlı’nın ancak 2040 sonrası değerlendirmeye alınacağı ifade ediliyor. Bakanlık bu tarihe kadar İzmir’in içme suyu projeleri arasında Çamlı Barajı’nın olmadığını, bu tarihten sonra barajın yatırım yılı ve sağlayacağı içme suyu miktarının belirleneceğini vurguluyor. Pekâlâ Bakanlığın “İzmir’in kurtuluşu olarak savunduğu” Gördes Barajı’nda an itibarıyla durum ne? İZSU Genel Müdürlüğü internet sitesinde günlük olarak güncellenen verilere göre, 13 Aralık 2020 itibarıyla Gördes Barajı’nın doluluk oranı yüzde 4,64 seviyesinde. “Mevsim kurak geçti, Gördes’deki doluluk oranı azaldı” diyenleri ise fazla bekletmeyelim… Yağışların ortalamalar seviyesinde olduğu 2019 yılında, Gördes Barajı’nın doluluk ortalaması yüzde 8,81 seviyesinde gerçekleşti. Toplamda 36 milyon 700 bin metreküp su hacmine, 21 milyon 200 bin metreküp kullanılabilir su hacmine sahip olduğu belirtilen Gördes Barajı’ndan 2019 yılında kullanılan içme suyu miktarı ise sadece 310 bin metreküp oldu. Kentin 30 ilçesinde günde ortalama tüketilen su miktarının 600 bin metreküp olduğu düşünüldüğünde, Gördes’ten geçen sene alınan su, İzmir’in 13 saatlik tüketimini ancak karşılıyor… ASGARİ 5 YIL SÜRECEK Bir başka sorun ise barajın yapımına ilişkin bürokratik ve teknik süreçlerin insanı bıktıracak kadar yavaş ilerlemesi… Projeye bugün Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu raporu verilse, yarından itibaren izlenecek yolda ilk adım uygulama projesinin hazırlanması olacak. Sonrası ihale sürecinin takvimi işlemeye başlayacak. İhale sürecinden sonra ise sıra projenin inşaatı ve işletmeye alınması süreçlerine gelecek. Tüm bu başlıklar, her şey yolunda gitmesi durumunda bile en az beş yıl sürecek. Bu nedenlerle su sorununun, siyaset üstü bir konu olarak görülmesi, tüm partilerin kentin ortak kaderinde pay sahibi olması gerekiyor. // PAKDEMİRLİ’NİN CEVABI Çamlı Barajı’nın yapımı DSİ’nin bağlı olduğu Tarım ve Orman Bakanlığı’nın planlamalarında 2040 yılı sonrası için düşünülüyor. CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç’ın soru önergesine Bakan Bekir Pakdemirli’nin imzasıyla verilen 6 Mayıs 2019 tarihli cevap yazısında, “İzmir -Manisa İl ve İlçe Merkezleri İçme Suyu Temini Master Planı”nda İzmir’in 2040 yılına kadar su sorunu olmadığı, Çamlı Barajı’nın 2040 sonrası içme suyu temini çalışmalarında yer almasının öngörüldüğü ifade ediliyor.

BİLİRKİŞİLERİN GÖRÜŞÜ: “BARAJ MUTLAKA YAPILMALI”

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Çamlı Barajı ile ilgili Çevre ve Orman Bakanlığı’na yaptığı ÇED başvurusuna olumsuz yanıt verilmesinin ardından kararı mahkemeye taşıyan İZSU’nın tezlerine üç kişiden oluşan Bilirkişi Kurulu da destek veriyor. İzmir 2’inci İdare Mahkemesi’ne sunulan ve Prof. Dr. Şükrü Güney, Yrd. Doç Dr. Kemal Mert Çubukçu ve Yrd. Doç. Dr. Okan Fıstıkoğlu’nun imzalarını taşıyan raporda, DSİ’nin 2009 yılı İçme Suyu Projeleri listesinde Çamlı Barajı’nın yer aldığı hatırlatıldı. “Kente içme suyu temininde kullanılması düşünülen Gördes ve Çağlayan barajlarının yarımada bölgesinde nüfusa hitap etmediğinin” vurgulandığı raporda, gerek bölgedeki yerleşik nüfusun artması gerekse yaz aylarında kapasitenin çok üzerinde turist alan bölgedeki ihtiyacın karşılanmasının giderek zorlaştığı belirtildi. Raporda özetle şu görüşlere yer verildi: ** Çamlı Barajı için öngörülen 21.5 milyon m3 kapasitenin bugün için imkânsız olduğu şeklindeki ifadenin, barajın yapılmama nedeni olarak mütalaa edilmesi tutarlı değildir. Küresel ısınma ve kuraklık gibi etkilerin diğer barajlar için de etkili olduğu, diğer kaynakların potansiyelinde de düşme olacağı için Çamlı gibi yeni kaynaklara ihtiyaç duyulacaktır. ** 2030 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içindeki nüfusun su ihtiyacını karşılamak için yıllık 715 milyon m3 suya ihtiyaç olduğu göz önüne alındığında, DSİ tarafından 2028 yılı için temin edilmesi planlanan 587 milyon m3 su yeterli olmayacaktır.

İŞTE İZMİR’İN MEVCUT SU KAYNAKLARI

İzmir kent merkezinde yaşayan nüfusun su ihtiyacı, büyük ölçüde Tahtalı Barajı’ndan karşılanıyor. Burhan Özfatura’nın Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde devreye alınan baraj, 100 milyon metreküp kullanılabilir içme suyu kapasitesine sahip. Barajda ya da Görece arıtmasında yaşanabilecek en ufak arıza, kentteki nüfusun büyük bölümünün susuz kalması sonucunu doğuruyor. Aliağa’da bulunan Güzelhisar Barajı ise kentin kuzey ilçelerinin ve Aliağa’daki ağır sanayi kuruluşlarının su ihtiyacını karşılıyor. Petkim’in mülkiyetinde olan ve 64 milyon 200 bin metreküp kullanılabilir su hacim kapasiteli barajın işletme hakkı DSİ 2’inci Bölge Müdürlüğü’nde… 2008 yılında yaşanan kuraklık ve arsenikli su krizinde, Petkim ile yapılan protokol ile İzmir’in Menemen ve Çiğli ilçelerinde kullanılmak üzere 4 milyon 500 bin metreküp su sisteme verilebilmişti. An itibarıyla İZSU, Güzelhisar Barajı’ndan İzmir merkezine su alamıyor. Bize ulaşan bilgilere göre, yakın zaman içinde Petkim’in kapısını çalmaya hazırlanan İZSU yönetimi, protokolün yeniden devreye alınarak 600 lt/sn kapasiteye sahip boru hattından yeniden İzmir’e su getirmeyi istiyor. Kentteki diğer barajlar ise çok daha küçük kapasitelere sahip. Ürkmez Barajı (2,5 milyon m3), Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı (2,1 milyon m3) ve Balçova Cengiz Saran Barajı (1,2 milyon m3) bulundukları ilçelerin ve yakın yerleşim birimlerinin su ihtiyacını karşılıyor. Ancak bu durum özellikle yaz aylarında nüfusu artan sahil beldelerinde büyük sıkıntı yaratıyor. Sözgelimi yerleşik nüfusu 45 bin olan Çeşme, bazı günlerde 1 milyonun üzerinde insana ev sahipliği yapıyor. Bu kadar büyük bir nüfusun su ihtiyacını karşılamada Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı yetersiz kalıyor. Benzer bir durum turizm mevsiminde nüfusu artan Seferihisar ve Ürkmez Barajı için de geçerli…

RAKAMLARLA ÇAMLI BARAJI

Çamlı Barajı 2012 yılında hazırlanan Revize Planlama Raporu’na göre 30,35 hm3 toplam hacme sahip olacak. Baraj, Yarımada Bölgesi’ne içme ve kullanma suyu temin edecek. İZSU tarafından yapımı planlanan Çamlı Barajı’nın Güzelbahçe sınırları içinde, Tekke Dağı’nın eteklerinden doğan Çamlı Çayı üzerinde yapılması planlanıyor. Barajdan elde edilecek olan ortalama yıllık 21,5 milyon m3 kapasitesi ile başta Güzelbahçe olmak üzere, Urla ve Seferihisar gibi ilçelerin yanı sıra İzmir kent merkezi ile Güzelbahçe arasında kalan yerleşim birimlerinin içme suyu ihtiyacını karşılayacak. 62 km2 yağış alanı havzasına sahip olması planlanan barajda, bir yılda toplanması beklenen potansiyel su miktarı 23 milyon m3 düzeyinde. Barajın dere tabanından yüksekliğinin 75 metre, temelden yüksekliğinin 91 metre olması öngörülüyor. Kil çekirdekli kaya dolgu tipinde yapılması planlanan Çamlı Barajı’nın gövde kret yüksekliğinin 160 metre olması hedefleniyor.

BIKTIRAN BÜROKRASİNİN SON 13 YILDAKİ MACERASI

Yapımına ilişkin ilk çalışmalar 90’lı yılların ortalarında başlayan Çamlı Barajı’nın yaşadığı süreçlerin son 13 yıllık özeti şu şekilde: 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/r maddesi gereğince baraj yapma yetkisinin belediyelere verilmesinden sonra, İzmir Büyükşehir Belediyesi 10,04,2007 tarihinde Çamlı Barajı için ÇED başvurusunu İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’ne yapıyor. Başvuruyu alan İl Müdürlüğü “tam altı ay sonra”, 3 Ekim 2007 tarihinde dosyayı Bakanlığa gönderiyor. “ÇED Sürecine Halkın Katılımı Toplantısı” 20.11.2007 tarihinde ve “Bilgilendirme, Kapsam ve Özel Format belirleme Toplantısı” 22.11.2007 tarihinde gerçekleştiriliyor. Toplantıda bazı kurumlar görüşlerini yazılı olarak komisyon başkanına iletirken, DSİ Genel Müdürlüğü görüşlerini DSİ 2.Bölge Müdürlüğü’nden gelecek görüş doğrultusunda bildireceklerini tutanak altına alıyor. Çamlı Barajı uzun mesafeli koruma alanı içinde faaliyet gösteren Tüprag’a ait Altın Madeni işletmesine İçmesuyu Baraj Havzalarında izin verilmemesi nedeniyle, İZSU tarafından olumsuz görüş verilmesine rağmen 08.09.2005 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından ÇED olumlu kararı veriliyor. Bakanlık 19.12.2007 tarihli yazısında DSİ Genel Müdürlüğü’nün “Gördes ve Çağlayan Barajlarının İzmir kentine verilmesi nedeniyle Çamlı Barajı’nın İzmir için içme suyu sistemi içinde önceliği ve aciliyeti bulunmadığı, yapımına bu aşamada gerek olmadığı” görüşünü gerekçe göstererek İZSU tarafından yapımı planlanan Çamlı Barajı ve Malzeme Ocakları Projesinin uygun olmadığını belirtiyor ve ÇED dosyasını iade ediyor. İZSU’nun bu olumsuz görüşün iptali için İzmir 2.İdare Mahkemesi’nde 2008/269 esas sayılı davasında, mahkemece belirlenen bilirkişiler, Çamlı Barajı yapımına ihtiyaç olduğu yönünde görüş bildiriyorlar. Mahkeme 09.09.2008 tarihinde İZSU lehine yürütmeyi durdurma kararı veriyor. İzmir 2.İdare Mahkemesi’nin 30.03.2011 tarih 2011/405K sayılı kararı ile dava kabul edilerek Bakanlığının ÇED olumsuz kararı iptal ediliyor. Bunun üzerine Bakanlık Çamlı Barajı yapımı için ÇED başvurusunun tekrar yapılmasını istiyor ve dosya 05.11.2008 tarihinde İZSU tarafından Bakanlığa iletiliyor. 24.04.2009 tarihli Bakanlık yazısı ile planlama raporunun tamamlanması ve DSİ Genel Müdürlüğü’nün görüşünün alınması sonrasında ÇED müracaatının değerlendirmeye alınacağını bildiriliyor. DSİ Genel Müdürlüğü’nün talebi doğrultusunda 1997 tarihli planlama raporu İZSU tarafından revize edilerek 20.06.2013 tarihinde Bakanlığa sunuluyor. DSİ, bu başvuruya tam altı ay sonra, 26.12.2013 tarihinde yanıt veriyor. Planlama Raporunun DSİ kriterlerine göre uygun olduğu, 20.03.2014 tarihinde ise revize planlama raporunun DSİ kriterlerine uygun olduğunu, ancak DSİ ile İZSU arasında imzalanmış bir protokol bulunmaması nedeniyle planlama raporunu onaylamadığını belirtiyor. Bunun üzerine 19.11.2015 tarihinde İZSU, protokol taslağını DSİ’ye gönderiyor. DSİ, bu kez 5 ay sonra taslağın uygun bulunmadığı görüşünü bildiriyor. DSİ 2. Bölge Müdürlüğü, 13.03.2016 tarihinde “Çamlı Barajı’nın uzun vadeli yatırım programlarında yer almadığı ve uygulama projelerinin hazırlanmasına yönelik protokol yapılmasının uygun bulunmadığını” İZSU’ya bildiriyor. Protokol imzalanmamasına rağmen Revize Planlama Raporu tamamlanan Çamlı Barajı ÇED başvurusu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na 21.10.2016 tarihinde yapılıyor. Bu arada Çamlı Barajı’nın ÇED belgesinin alınmasına ait işin ihalesi İZSU tarafından 17.10.2017 tarihinde yapılıyor. 12.12.2017 tarihinde işin arazi ve gerekli etüt çalışmalarına başlanıyor.