İyi haftalar köyün delisi okuyucuları, bugün her zamanki gibi bu hafta karşılaştıklarımdan bahsetmeye geldim. Ama en...

İyi haftalar köyün delisi okuyucuları, bugün her zamanki gibi bu hafta karşılaştıklarımdan bahsetmeye geldim. Ama en çok da değişimden bahsedeceğim! Tam olarak aynı zamanlara denk geliyor aslında. Birileriyle değişim üzerine konuşuyoruz. Akşam bir arkadaşımla konuşurken buluyorum kendimi. Sabah bir başkası yazıyor. Ben konuları açmıyorum, karşı taraflardan geliyor. Sanırım hayatın göstermek, öğretmek istediklerini almak sandığımız kadar zor değil. Biraz bakınca ve içinde kendinizi tutunca size nelerin geldiğini anlamaya başlıyorsunuz. *** Konu değişimdi ya hani, bir danışanımla değişimin zorluğundan ve aşamaları olduğundan bahsediyoruz. ‘Önce bir şeyleri fark etmek lazımdır, fark edilmeyen şeyler nasıl değişebilir ki!’ diyoruz mesela. Farkındalık da bizim iç derinliklerimizde yakaladığımız ve her an huzur vermeyen bir şey. Bazen çok rahatsız edici olabiliyor. Lanet olsun farkındalık dolu sabahlara’ diye bir mesaj almıştım bir gün. Çok temiz bir açıklama. Hoşuma gitmişti.. Bir şeyleri fark ettikten sonra ise değiştirip değiştirmeyeceğiniz size kalmış. Tabii ki üstüne ekleyerek gidebilirsiniz, ya da yıkıp yeni baştan kurabilirsiniz kaleleri. Siz bilirsiniz. Bu yüzden değişimler zorlama gelmiyor ya zaten. Verdiğiniz bir kararla başlıyor. Zorla yıkarak, değiştirmeye çalışarak değil. İstekle, hayal etmekle başlıyor. *** Meselenin özü sanki biraz daha ortaya çıktı değil mi? Hayat bizi dışarıdan etkilerle değiştiriyormuş gibi davranır. Ama gerçekten böyle midir? Değişmek istemeyen birini sarsarak, zorla değiştirebilir misiniz? Değişim özümüzde başlar Söz konusu düşüncesel, ruhani bazda olduğunda hemen yıkılsın ve yenisi kurulsun istiyoruz. Hiç uğraşmayalım, atalım o düşünceyi direkt! Oh! Keşke yeni düşünceler zembille inebilseydi. Rahat rahat değişseydik. Ama olmuyor. Aynı fiziksel bir değişim gibi düşünün. Birkaç saatte kilo verip istediğiniz forma kavuşamazsınız. Bunun için bir çaba harcamanız gerekir. O zaman düşüncelerinize ve zihninizde kurmaya çalıştığınız yapıya neden aynı şekilde davranmaya çalışıyorsunuz? Pozitif düşünceler sizin havuzunuza bir başkası tarafından yerleştirilse bile, bunları tutmak ve çoğaltmak için içsel bir çaba harcamazsanız düşüncelerin hızlıca eskiye döndüğünü görebilirsiniz. Güzellikleri çoğaltıyor olma kararı önce içinizde, özünüzde başlar. Sonra sizden dışarıya doğru yayılan halkalar bunu bir başkasına taşıyabilir. Ya da bir başkası sizden gelen güzel bir kararı kendi havuzunda tutup tutmayacağına karar verebilir. Terapilerde de kişiye gösterilen yapı en çok bunun üzerinde şekillenmez mi? Değişim meselesi… Sen, sensin. Ve senin bir değişim potansiyelin var. Daha çok kendini anlamaya yaklaştığın, daha berrak sularla dolu bir havuzun olma potansiyeli. Bunu denemek ister misin?